Boynuza Alışmak

Babes

Boynuza Alışmak

Melek sıcak, cana yakın kişiliğiyle hep bize iyi bir arkadaş çevresi yaratmıştı. Yeni siteye daha taşındığımız ilk gün karım arkadaş yapmaya başlamıştı bile… Burada da öyle olacak gibiydi.

Bizim bloktan Belgin isminde biriyle çok iyi anlaşmıştı. Bir kaç gün sonra eşini de benimle tanıştırdı. Biz erkekler de uyuştuk. Metin de benim gibi bir şirkette yöneticiydi. Ardından onların arkadaşları iki çiftle daha tanıştık. Hasan ile Ceyda ve Mehmet ile Leyla…

Hasan büyük projeler yapan bir müteahhitti, diğerlerine göre oldukça varlıklıydı. Mehmet’in de bir araba galerisi vardı. Eşlerimizin hepsi ev kadınıydı. Sadece bizim çocuğumuz yoktu. Melek bazen çalışmak istediğini söylerdi ama rahat hayata alıştığı için bir girişimde de bulunmazdı.

“Neredeyse 30 oluyorum. Artık bu yaştan sonra iş hayatına falan alışamam” derdi. Zaten kıyamazdım ki onu kırmaya, zorlamaya… Seviyordum karımı, üzerine titrerdim hep… Benim çalıştığım zaten bize yetiyordu, güzel, seksi karıcığımı yoramazdım.

Kısa zamanda birlikte gezip eğlenen bir gurup olduk. Çift olarak bir şey yapmadığımız zamanlarda da erkekler toplanıp maç seyrediyor ya da poker oynuyorduk. Kadınlar da kendi aralarında yapacak şeyler bulmakta zorlanmıyorlardı.

Çift olarak Belgin ve Metin’le daha yakınlaşmıştık. Metin bana Hasan ve Mehmet’in başka kadınlarla beraber olduklarını, hatta rus kadınlarla yaptıklarını ve ballandıra ballandıra anlattıklarını söyledi. Kendisinin de bir kere denediğini ama suçlu hissettiği için bir daha yapmadığını ekledi.

“Ben de karıma yapamam böyle bir şey dedim. Benim karım o rus kadınlarından daha güzel zaten… Ama onlara da karışmam. Kendi hayatları tabii” dedim. Güldük.

“Merak etme, yakında sana da anlatmaya başlarlar…” dedi.

Dediği gibi de oldu. Samimiyetimiz arttıkça poker partilerimizde, evde eşlerimiz yokken belden aşağı hikayeler gırla gitmeye başladı. Becerdikleri kadınlardan orospu gibi bahsediyorlardı.

Özellikle Hasan, sitede kimisi evli bir sürü kadını becermiş olmakla övünüyordu. Çok güzel olanlarını, özellikle bana da hava atmak için tanıyıp tanımadığımı soruyor, tanımıyorsam ötekilere kadının ne kadar güzel olduğunu tasdiklettiriyordu.

Zenginliğinden de kaynaklanan abartılı bir kendine güveni vardı. Hatta karısı bir keresinde başka bir kadınla bastığında bile karısını sakinleştirmeyi, hatta zeytinyağı gibi üste çıkmayı bile becermişti. Karısı Ceyda yaşadığı güzel hayatı kaybetmektense, azgın kocasının çapkınlıklarına göz yummayı kabullenmişti.

Hasan’ın yakışıklı olduğu söylenemezdi ama kadınlara karşı, hele özellikle evli kadınlara karşı bir şeytan tüyü olduğu belliydi. Hikayeleri ve tavrı eğlenceli olduğu için zevkle dinliyorduk. Kadınları neresinden, nasıl siktiğini detaylarıyla anlattıkça, biz de hem gülüyor hem de tahrik oluyorduk.

Karımla aramızda gizli bir şey olmazdı. Bunları karıma söylediğimde Melek Belgin’in de Hasan hakkında benzeri şeyleri ona anlattığını söyledi. Kocası bahsetmişti ona da… Karısını düşünüp üzüldük, ama kendi seçimiyse hak ediyor dedik. Hasan da eğlenceli biri olduğu için ona da kızamadık.

Taşınalı bir kaç ay olmuştu. Yazın kendini hissettirmesiyle birlikte hafta sonu plaja gitme fikri atıldı. Bir araya gelip toplandığımızda, eşlerimiz birbirleriyle yarışacak kadar güzel ve seksi giyiniyorlardı. Bunun plajda kendini daha da belli edeceği düşüncesi beni heyecanlandırmıştı. Hepsi güzel kadınlardı. Melek’in en çekicileri, en seksileri olması bana gurur hep verirdi.

Hafta sonu gerçekten kadınlar için gövde gösterisi gibi olmuştu. Kadınlar bir birine iltifatlar ediyordu ama biz erkekler de kaçamak bakışlarımızla diğer eşleri süzüyorduk. Minicik bikinilerle ortada dolaşırlarken en çok karımın ilgi çektiği hissine kapıldım.

Hele Hasan, karımı öyle bir süzüyordu ki… Sikici bakışlarını gizlemeye bile çalışmıyordu. Karım da böyle çapkınlıkları dillere destan ve varlıklı, güçlü bir erkeğin ilgisini çekmekten hoşlanmış görünüyordu. Aldırmadım.

Sonuç olarak ailece arkadaştık, bana veya karıma bir kötülük yapacağını düşünemezdim. Güzel karıma ilgiyle bakmasında bir mahzur olamazdı. Zaten diğerleri de bakıyorlardı karıma… Benim onların eşlerine baktığım gibi…

Hep birlikte keyifli bir gün geçirmiştik. O gece, gündüz plajdaki psikolojimizin de etkisiyle azmış bir şekilde yatağa girdik. Melek de benden farksızdı. Daha ben istemeden sarıldı bana… Banyodan çırılçıplak gelmişti zaten…

“Beğendin mi karını bugün?” diye sordu dudaklarımı kemirirken…

“Evet aşkım…” dedim. “Hepsinin gözü senin üstündeydi. Harikaydın. Çok seksi bir görüntün vardı. Minicik bikiniyle bitirdin herifleri…”

“Bitirdim değil mi? Hepsi sikecek gibi baktılar bana kocacığım…” derken eliyle külodumun içinde sertleşen sikimi dışarıya çıkarmaya çalışıyordu sabırsız hareketlerle… Onun ahlaksız konuşması daha da azdırdı beni…

“Deme öyle kız… Sikecek gibi falan… Ya Hasan’a ne dersin? Nasıl da iştahla bakıyordu sana… Ah, şu senin seksiliğin yok mu karıcığım… O tecrübeli adamı bile kendine hayran bıraktın.”

“Öyle mi diyorsun?” dedi karım, şeytanca gülümseyerek öpüştü benimle… “Sikecek gibi bakıyordu değil mi?” Çılgınca seviştik karımla…

Hafta sonları plaja gitmezsek, biz erkekler maç seyrediyor, hafta arasında da poker için bir gece buluşuyorduk. O gecelerde yine Hasan bize çapkınlık maceralarını anlatıyor eğlendiriyordu.

Yeni takıldığı evli bir kadın vardı son zamanlarda… En çok onu anlatıyordu. Anlaşılan tam bir maldı kadın…

“Her istediğimi yapıyor azgın orospu…” diyordu. Kocası işe gidince kadın arıyormuş. Hasan da daha kadın yataktan kalkmamışken kendi anahtarıyla giriyormuş yatak odalarına… Kadını öyle terbiye etmiş ki, yatağın ortasında domalıp bekliyormuş Hasan’ı…

“Vayy… Şanslı köpek…!” diyerek tebrik ettik. Sanki biz yapıyormuşuz gibi heyecanlandık.

“Öyle güzel bir götü var ki arkadaşlar… Zaten kendisi de güzel ya… Fakat amından çok götünü sikiyorum kaltağın…” diyordu.

Kadının götüne alırken acıdan kıvranmasını, inleyip bağırmasını öyle güzel anlattı ki kendimizden geçtik. Bir dahaki sefere bize göt deliğinin resmini getirecekti. Pokerde kazanana göstereceğini söyledi.

“Çok adisin Hasan” dedi Mehmet. Hepimiz Güldük.

Bir sonraki hafta gerçekten telefonunda kadının resminin olduğunu söyledi. Oyunda para yerine resmin olduğu telefonu koydu. Hepimiz itiraz etmeden kabul ettik sürdüğü peyi, heyecanlanmıştık.

Pezevenk o eli kazandı. Hevesimiz kursağımızda kaldı. Ondan sonraki ellerde de para yerine resmi yatırdı. Kendisi de göstermek istiyordu belli ki… Mehmet bir eli kazanınca, Hasan telefonu eline aldı. Resimleri açtı.

“Bak, şu ilk resim kadının sikilmeden önceki hali…“ dedi. Mehmet,

“Offf… Nefis… Daracık lan bu göt deliği… Sadece bu mu? Yüzünü çekmedin mi?” dedi.

“Yok artık sen de… İfşa edecek halim yok ya siktiğim karıyı… Evli kadın, kocası var. Bak, bu da yarım saat sikildikten sonraki hali…” diye gülerek tekrar uzattı. Mehmet bu kez,

“Ohhaa…! Naapmışsın karıyı sen böyle ya?“ dedi şaşkınlıkla. Metinle ben meraktan ölüyorduk ama bize göstermiyorlardı. “Tünel olmuş bu ulan” dedi Mehmet yine… Hasan gururla gülümsüyordu.

“Bunu bana göndersene Hasan… N’olur lan, otuzbir çekmek isterim buna…” diye itiraf etti Mehmet. Hasan,

“Olmaz” dedi “Değeri düşer. Kazandıkça bakabilirsiniz sadece…”.

“Çok adisin abi yaa…” dedik ama gecenin sonuna doğru Hasan hepimizin resmi görmesini sağladı. Bu çok yakın çekimler çıldırtıcıydı. Gerçekten de deliğin geçirdiği değişiklik inanılmazdı.

Bu daracık şey nasıl böyle kocaman bir delik olabilirdi? Kadına acımak mı lazım, sevinmek mi bilemedim. Benim pek tecrübem yoktu bu konuda… Melek hoşlanmadığı için biz yapmazdık. Çok ısrar etmeme rağmen ucunu bile sokturtmamıştı bana…

“Acıyor, asla yaptırmam…” deyip kestirip atardı. Tabii bunu poker arkadaşlarımla paylaşacak değildim.

İşler ve arkadaşlıklar arasında yaz güzel geçiyordu. İşyerinde terfi etmem söz konusuydu… Daha çok çalışıyordum. Bir sabah tabletime bir mesaj geldi. Hasan’dan geliyordu mesaj…

“Sabah işim var. Öğleden sonra saat 2 de gelebilirim. Hazır ol” diyordu. Şaşırdım. Bunu beklemiyordum. Tam gelen mesaja “Anlamadım?” diye cevap yazmak üzereydim ki sabah aceleden yanlışlıkla Melek’in tabletini aldığımı fark ettim.

Çarpılmış gibi kalakaldım o anda… Gelen mesaj bana değildi, karım içindi.

Birden kafamda bir şimşek çaktı. Hasan Melek’le buluşuyordu. Ne için gelecek olabilirdi? Benim biricik karım, tek aşkım, herkesten çok güvendiğim insan… Karım beni aldatıyor muydu yoksa?

Hem de Hasan’la… Aman allahım… Yoksa… O nasıl becerdiğini ballandıra ballandıra anlatıp durduğu, bize göt deliğinin resimlerini gösterdiği evli kadın benim karım mıydı?

Resmi hatırlamaya çalıştım. Karımın olabilir miydi o sikilmekten açılmış göt deliği…? Resmen iptal olmuş, aptallaşmıştım. Ne düşüneceğimi şaşırmış vaziyetteydim. Çalışabilecek durumda değildim. Hemen eve gidip karımla konuşmam lazımdı.

Eve zamansız geldiğimde kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Melek mutfaktaydı. Neşe içinde cıvıldayarak yemekle uğraşıyordu. Aşığına bir şeyler hazırlıyordu sanırım. Sikicisini seviştikten sonra besleyecekti sanırım kahpe…

Beni görünce şaşırdı şöyle bir… Hatta bozuldu diyebilirim. Aldırmadım. Çantamdan çıkarttığım tableti titreyen ellerimle ona doğru uzattım. Ekrandaki Hasan’dan gelen mesajı gösterdim.

Bakar bakmaz anladı, başını çevirdi, yüzü kıpkırmızı oldu. Bu her şeyi itiraf etmek demekti. Gözleri doldu. Konuşamıyordum. Melek benden önce kendini toparladı. Başını kaldırıp normal bir sesle,

“Evet” dedi. “İnkar etmenin alemi yok, iki aydır Hasan’la beraberim.” Sesim titreyerek,

“Peki ne yapacağız Melek?” diye sordum. Sanki suçlu olan benmişim gibi… Aldatırken kocasına yakalanmış bir kadının ezik psikolojisi yoktu karımda… Umurunda bile değildi benim durumum… Bir an bile korkmamıştı.

“Hasan’dan ayrılmak istemiyorum. Ona çok bağlandım. Seni seviyorum. Kocamsın. Ama onsuz da olamam sevgilim….”

“Ama… Ama onunki bağlanmak değil Melek… Poker partilerinde seni nasıl siktiğini anlatıp duruyor bize, arkanın ne hale geldiğinin fotoğraflarını gösteriyor. Arka diyorum kibarca, ama bütün erkekler senin götünün deliğine bakıyor aşkım…”

Bir an durakladı. Sonra omuzlarını silkti. Dünya yansa umurunda değidi karımın… Dediği gibi körü körüne, büyülenmiş gibi bir vaziyeti vardı.

“Ne olursa olsun… Durum bu… Bunu böyle kabul etmen lazım… Yoksa… Bilmiyorum…”

Bir şey diyemedim. Donup kaldım. Halbuki karıma Hasan’ın ne adi bir ibne olduğunu, onu sadece cinsel bir mal gibi kullandığını söylemek istiyordum. Söyleyemedim. Zaten söylesem de bir faydası olmayacaktı. Her şeyi göze almış bir kadın vardı karşımda…

Evden çıktım. Sokaklarda avare avare dolaştım. Konuşacak birine ihtiyacım vardı. Aklıma ilk gelen Metin’i aradım. Utanıyordum ama konuşmam lazımdı biriyle… Metin de iyi bir dinleyiciydi, görüşlerine güvenirdim.

Metin’le bir kafede oturduk. Merakla konuşmamı bekliyordu. Yıkılmış halimden önemli bir şeyler olduğunu anlamıştı. Olan bitenin hepsini anlattım. Mesajı, karımın verdiği ültimatomu, pervasız hareketlerini… Sonunda,

“Ne bileyim dostum…” dedi. “Normal şartlarda, normal bir erkek cinayet işler bu durumda ama… Sen modern görüşlü bir insansın. Ayrılmak istiyor musun peki?” diye sordu.

“Hayır, asla ayrılamam. Seviyorum Melek’i…” dedim

”O zaman… Melek de ondan ayrılamayacağına göre… Zamana bırakacaksın, her şeye katlanacaksın dostum…“ dedi.

Benim de eğilimim o yöndeydi aslında. Kimseye söylememesi için uzun uzun rica edip ayrıldım. Biraz daha sokaklarda dolaşıp eve döndüm. Öğleden sonra olmuştu bile, saat bir gibiydi.

Melek beni bekliyordu. Sessiz ve sakin halimden bir şeyler anlamıştı her halde… Yüzüne baktım, utançtan kısılan bir sesle,

“Senden ayrılmak istemiyorum Melek…” dedim. “Boşanmak istemiyorum.”

“Peki… Hasan olayı ne olacak?” diye sordu. Biraz rahatlamış gibiydi.

“Lanet olsun. Duruma razıyım. Ne yaparsan yap… Dedim ya, senden ayrılamam ben…” Karımın yüzü gülmeye başladı.

“Bunun çok gizli kalması gerektiğini söylememe gerek yok herhalde…” Bu kez yüzü daha bir aydınlandı. Utanmasa kahkaha atacaktı sevgili karım,

“Hasan’a söylemem gerek ama…” dedi. Sonra ekledi “Daha çok zevk alır Hasan… Boynuz takmak hoşuna gidiyor.” dedi utanmazca sırıtarak, üstüne basa basa… Ardından “Saat iki gibi gelecekti biliyorsun. Biraz sonra burada olur.” dedi.

Buna hazır değildim. Bu kadar büyük bir sorunumuz varken telefon edip “Bugün gelme Hasan, kocam öğrendi” demiştir, bu inceliği göstermiştir diye düşünmüştüm. Oysa bunun yerine bana,

“İstersen Hasan gelmeden sen çık dolaş bir süre…” dedi. “Sanırım onun evde olmasını ve yapacaklarımızı bugün pek kaldıramazsın. Benim de Hasan için hazırlık yapmam lazım. İşimiz bitip o gidince ben seni çağırırım.” dedi.

Bu duyarsızlığına inanamadım. Çok kızdım, sinirlendim, ama başka da çarem yoktu galiba… Kös kös çıktım evden… Sevgili karımın sevgilisine hazırlanması için onu yalnız bıraktım.

Nasıl bir hazırlık yapacaksa artık… Hasan anal seks meraklısı olduğundan mutlaka anal yapacaklardı. Önceden lavman mı yapacak, temizlenecek mi, jartiyer filan mı giyecek, bilmiyordum ki…

İşe gittim bir kaç saat orada kendimi oyamaya çalıştım. Zaman geçmek bilmiyordu bir türlü… Ben çalışmaya çalışırken, Hasan evimde, benim yatağımda karımı sikiyordu. Mesai bitimine yakın Melek aradı.

“Gelebilirsin aşkım” dedi. Kendi evime gitmek için izin gelmişti. Moralim yerlerde, bozuk bir halde geç saatte eve gittim. Melek de yorgun, bitkin bir haldeydi. Sevgilisini uğurlamış, kocası geldiğinde başını bile kaldıracak durumu yoktu.

Hasan epeyce hırpalamış olmalıydı karımı… Durum onu gösteriyordu. Dudakları örselenmiş, öpülüp emilmekten şişmiş, saç baş dağılmış durumdaydı. Orasında burasında etinde morluklar, üzerine geçirdiği sabahlıkta yer yer ıslak lekeler görünüyordu. Sperm olmalıydı bu lekeler, ortağımın dölleri… Dayanamadım,

“Çok yorgun görünüyorsun.” dedim yüzüne bakarak…

“Evet aşkım, çok ama çok yorgunum… Bittim…” dedi kısaca… Orospu çocuğu Hasan… Benim güzel, narin karımı, öpmelere kıyamadığım sevgili karımı mahvetmişti sike sike, darmadağın yapmıştı…

O gece ev pek sessizdi, neredeyse hiç konuşmadık. Melek yatak takımlarını bile değiştirme gereğini duymamıştı. Yanıbaşımda, kendinden geçmiş kırık bir kukla gibi yatağa serildi, uykuya daldı hemen…

Bense buram buram yabancı bir erkek teninin kokusunun sindiği, Hasan’ın terinin koktuğu, akıttığı spermlerinin ıslak ıslak üstüme bulaştığı yatakta sesimi çıkartmadan uyumaya çalıştım.

İki gece sonra poker gecemizdi. Hasan’ın yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum. O resimleri yine para yerine sürecekti. Nasıl katlanacaktım bu sefil duruma?

Poker gecesine ayaklarım geri geri giderek ayrıldım evden. Zaten artık Metin de biliyordu o kadının karım olduğunu… Belki Mehmet de biliyordu. Belki değil, mutlaka biliyordu. Oyun başladı. Görünüşte herkes normal davranıyordu. Fakat kaçamak bakışlardan, mimiklerden herkesin olayı bildiğini anladım.

İçine düştüğüm durumu Metin’e anlatırken aramızda sır olarak kalmasını istemiştim ondan… Fakat anlaşılan böyle matrak bir konuyu anlatmadan duramamıştı Metin… Rezil olmuştum. Tam bir rezaletti.

Hasan ise kaçamak filan değil, direkt gözlerimin içine alay edercesine, istihzayla bakıyordu bana… Her zamanki gibi oyun kızışıp sikiş hikayelerini anlatmaya başladığında ben rahatsızlığımı gizlemeye çalışıyordum. Anlattığı sikiş olayının kahramanı elbette karımdı.

Ballandıra ballandıra ismini vermeden kocasının yatağında kadını nasıl becerdiğini, isterik kadının götünü sikmesi için nasıl yalvardığını anlatıyordu. Bana ara sıra bakışlar atıp, benim kızarıp bozulmamdan keyif çıkartmaya çalışıyordu sanki…

Karımın resmine tekrar bakma fırsatı olduğunda Metin’in de heyecanlandığını ama bana belli etmemeye çalıştığını hissettim. Telefonda karımın resimlerine bakarken heyecanlanmıştı. Karımın sikilmiş götünün resimlerine bakıyordu herkes… Offf… Ne büyük utanç…

O gece Hasan sırf bana karımın sikilmiş resmini göstermek için bir el de bana özellikle yenildi.

Ben de diğerleri gibi titreyen ellerimle Hasan’ın telefonundaki resimlere baktım. Zor bir duyguydu karımın arka deliğinin öyle bollaşmış halini görmek. Özellikle sanki başka bir kadının resimleriymiş gibi Hasan’a yaptığından dolayı iltifat etmek çok ağırdı. Olayın ne olduğunu odadaki herkes biliyordu oysa…

Hasan o anların her saniyesinin zevkini çıkardı. O gece eve döndüğümde Melek beni gülerek karşıladı. Hasan ben daha eve varmadan ona telefon ederek olayı anlatmış. Çok keyif almış yaptığından… Karımın da hoşuna gitmişti yaşadıklarım… Gülümseyerek karşımda kalçalarını okşarken,

“Gerçeğini görmek ister misin hayatım? “ dedi şımarık bir şekilde… Kendime engel olamadım. Heyecanla,

“Evet! “ dedim. “İsterim. Çok isterim hem de…”

Soyunup bana da domalacağı, götünün son halini gösterip o genişlemiş deliğini bana da siktireceği beklentisiyle sikim sertleşmeye başlamıştı bile… Önümdeki kabarıklığı ve aşırı istekli halimi görünce bir kahkaha attı karım,

“O zaman Hasan’dan rica et canım… Bir dahaki sefere senin yanında siksin beni… Sen de gerçeğini görmüş olursun. Hahahaha! “ diye gülüp yatak odasına, uyumaya gitti.

Adeta beynimden vuruldum o anda… Orospu benim zayıflığımla alay ediyor, beni aşağılıyordu. Fakat yapacak bir şeyim yoktu. Çaresizdim. Ben de gidip yanına yattım. Uyuduk.

Gündüzleri ben işte çalışırken, Hasan’ın gelip karımı becerdiğini düşünmek artık normal bir rutin halini almıştı benim için… Karım akşamları bana onunla birlikteyken yaptıklarını anlatmaktan özel bir zevk alıyordu. Bu belliydi. Detaylarına kadar anlatıyordu orospu…

Hasan nasıl sikmiş, evin nerelerinde sevişmişler, kaç posta sikilmiş, herif onu hangi pozisyonlarda sikmiş… Bazen, çok seyrek ama, teselli ikramiyesi verir gibi bacaklarını açıp yatıyordu altımda… Ben onu sikmeye çalışırken, o durmadan anlatıyor, anlatıyordu. Üstünde debelenirken, çaresizce karımın kulağımın dibinde anlattıklarını dinlemek zorunda kalıyordum.

İşlerim yoğunlaşmıştı. Yetiştirmemiz gereken bir iş dolayısıyla hafta sonu da dahil geç saatlere kadar çalışmam gerekiyordu. Pazar akşamı derbi maçını kaçıracağım için canım sıkkındı. Eve gidip karımla maçı seyredemeyeceğim için üzgündüm.

Fakat önemli bir evrak eksikliği yüzünden o gece çalışmayacağım ortaya çıktı. Kimse neden eve gidiyorsun diyemezdi. Çok sevinmiştim. Maç başlamadan eve yetişebilecektim. Hemen fırladım. Melek’e de güzel bir sürpriz olacaktı.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde bir gariplik hissettim. Salona girdiğimde şaşkınlıktan dona kaldım. Hasan kanepede televizyonun karşısına kurulmuş ayaklarını ortadaki sehpaya dayamıştı. Yarı çıplaktı. Üzerinde baksırından başka bir şey yoktu. Beni görünce,

“Hoş geldin Tarık… Seni beklemiyorduk?” dedi şen bir sesle. Ben hala şaşkın şaşkın bakınırken yatak odasından karım çıktı.

Üstünde bir Fenerbahçe forması vardı sadece… Uçları belirgin bir şekilde görünen göğüslerinde sütyen olmadığı gibi, külot izi de yoktu. Formanın içinde yılan gibi çırılçıplaktı karım… Poposunun altı açıktaydı. Güzel, uzun bacakları ojeli ayakları ile muhteşem görünüyordu. Oturduğunda her tarafının ortaya çıkacağı besbelliydi.

“Aaaa! Kocacığım nerden çıktın sen? Hiç beklemiyordum.” dedi tutuk bir şekilde, formanın eteğini çekiştirerek… Utanmıştı nedense… Daha önceki rahat ve meydan okuyan tavırlarının tersine, benim birlikteliklerine şahit olmamdan sanki biraz rahatsız olmuştu. Gereksiz… Hasan,

“Yahu adam evine gelmiş. Bir hoş geldin demez mi insan kocasına?” diye karıma takıldı. Karım,

“İşim çok deyip duruyordu da… Biraz şaşırdım o yüzden…” diye kendini açıkladı. Bana da zoraki bir gülümsemeyle ”Hoş geldin canım…” dedi. Hasan,

“Aramızda teklif mi var canım? Arkadaşız şunun şurasında… Gel Tarık, gel. Otur! Çok heyecanlı olacak bu maç…” dedi. Sanki çok normalmiş gibi oturmak için kanepeye doğru yürüdüm. Hasan karıma dönüp,

“Hadi güzelim bana ve kocana soğuk birer bira getir” dedi. Ben karımdan böyle bir şey istesem “Kendin alsana!” der, terslerdi. Ama Hasan’a,

“Tamam canım… Hemen…” diyerek muhteşem kalçalarını çalkalaya çalkalaya mutfağa gitti. Biz iki erkek arkasından baktık. Poposunun formadan açıkta kalan çıplak kısmı çok güzel görünüyordu. Yuvarlak, taş gibi, sikilesi…

Dikkatimi çekti yalnız, yürüyüşü biraz garipti. Küçük küçük adımlar atıyordu. Sanki çişi gelmiş de tutmaya çalışıyor gibi… Yanına oturduğumda Hasan kulağıma yaklaşıp.

“Yürüyüşünü görüyor musun?” diye sordu. “Öğlenden beri üç posta dostum… Üç posta, sadece götten siktim… Onun için kaportası kaydı.”

Nasıl bir adamdı bu ya? Bana nasıl söylerdi bunları? Karıma nasıl yapardı bunları? Karım bu adamdan nasıl hoşlanırdı? İyice bozuluyordum duruma. Ama allah beni kahretsin, müthiş bir şekilde, alabildiğine tahrik olduğumu da fark ettim. Sikim kalkıyordu.

Karım elinde biralarla geldi. Bize iki şişeyi uzatırken,

“Kötü haber çocuklar…” dedi. “Başka bira yok…” Hasan

“Aaaa olmaz öyle! Tarık şimdi gidip bize alıp gelir. Değil mi Tarık’cığım? Sen hala giyiniksin. Biz ayıp söylemesi, öğlenden beri soyunmuş vaziyetteyiz de… Daha sen gelmeden hemen önce formayı giydirdim Melek’e… Maç başlıyor diye…” Kendisi de koltuğun üstündeki fener formasını geçirmişti üstüne,

“Tabii canım, lafı mı olur?” deyip kalktım. Karıma döndü Hasan,

”Yanındaki ceketimin cebimden cüzdanımı veriver bakim yavrum…” Karım bir hayli kalın ve şişkin cüzdanı Hasan’a getirdi. Hasan da içinden çıkardığı bir tutam parayı saymadan, salkım saçak, çocuğa uzatır gibi bana uzattı.

“Ama lütfen buz gibi olsun. Ilık biradan nefret ederim dostum…” Bir şey demeden alıp çıktım.

Elimde biralarla döndüğümde Hasan beni bir kahraman gibi karşıladı. Biraları buzdolabına koyup geldim. Karım Hasan’ın bir yanında oturuyordu. Ben de öteki yanına yerleştim. Maç başlamak üzereydi. Hasan,

“Bu gece size fena geçireceğiz” dedi. Karım bana dönüp,

“Hasan koyu Fenerli kocacığım…” deyince ne demek istediğini anladım. Ben ve karım diğer takımı tutuyorduk. “Hadi kocacığım sen de çıkart iş kıyafetini…” dedi sonra…

Hala tam olarak olup bitenin şaşkınlığını atamadığım için söylenenleri yapmakla durumu kurtarmaya çalışıyordum. Değişmek için içeri giderken, Hasan karıma saldırırmış numarası yapıp.

“Attığımız her gol için o güzel götüne bi kere daha koyacağın senin” diyordu.

“Sen bir hayvansın biliyor musun? Otururken bile zonkluyor arkam” dedi. “Yok bu akşam, sana başka göt veremem.”

“Ben azarsam yok mok dinlemem biliyorsun. O delik sikilir. Bi daha istersem bir daha sikilir. Sen istesen de sikilir istemesen de…”

“Ay, Hasan lütfen şu maçın keyfini kaçırma n’olur…”

Üstümde şort ve formayla salona döndüm. Birazdan maç başladı. Gittikçe heyecanlanıyordu. Biz de bağırıp duruyorduk. Odada gerilim artıyordu. Hele takımının aleyhine faul çalındığında Hasan çok sinirlendi. Bas bas bağırıyordu.

“Pezevenk hakem…!” diye kükredi.

Maç istediği gibi bitmeyince Hasan çok çok kızmıştı. Öfkesini karımdan alacağı besbelliydi. Kazansa da kaybetse de sikeceği belliydi ama şimdi karım adına korkuyordum.

Hasan yerinden kalktı karıma döndü kolundan yakalayıp divana yatırmaya çalıştı. Melek elinden kurtulmak için bir hareket yaptı.

“İstemiyorum Hasan!” diye öfkeli ve kararlı bir sesle bağırdı. “Acıyor artık yaa… Yeter valla!”

“Kocandan mı utanıyorsun kaltak? Gel buraya. Azdım yine. Dön arkanı. Domal!”

Karım direniyordu. Melek’in yakaladığı kolunu bükerek domaltmaya çalışıyordu. Bunu yaparken de,

”Resmen senden çekiniyor şıllık…” dedi bana, “Kendisi yalvarır ha normalde, sik beni diye…” dedi. Dayanamadım,

“Hasan zorlama istersen. Kolunu kıracaksın” dedim, “Zevk almayacak baksana”

“Eee! Benim zevkim nolacak ulan? Bu siki nereye sokacağım ben? Bak bir sokayım, orospu iki dakika sonra eşek gibi anırmaya başlamazsa bana da Hasan demesinler”

Nasıl konuşuyordu karım hakkında bu adam benim yanımda… Ne sesinden bahsettiğini de anlamamıştım. Melek hiç öyle sesler çıkartmazdı.

Bütün direnmelerine rağmen Hasan karımı yüzükoyun yatırmayı başardı kanepeye… Üstüne çıktı. Kendi formasını çıkarmıştı zaten, karımınki de yukarı kadar sıyrılmıştı. Dolgun yuvarlacık kalçaları her zamanki gibi çok davetkar görünüyordu.

Hasan karımın bacaklarını bacaklarının arasında sıkıştırıp Melek’in ellerini arkada birleştirdi, sıkıca tuttu. Diğer eliyle yarağını tutup ustaca tükürükledi. Karımın kalçalarının arasına dayadı. Tek kasık hareketiyle soktu karıma anladığım kadarıyla… Karımdan kesik bir,

“Ahhh!” sesi çıktı. Bir hareket daha yapıp iyice geçirdi. “Hasan yavaş!” dedi.

Biraz kızgınlık vardı sesinde. Hasan karımın üstünde ileri geri oynamaya başladığında ben de kendimden geçmeye başlamıştım. Elim şortumun üstünden sikime gitti. O sırada Hasan bana,

”Kocası… Şuradan benim telefonumu al da videomuzu çek bakim…” dedi. Dediğini yapıp çekmeye başladım. Karıma da,

“Tanınmak istemiyorsan başını öteki tarafa çevir yavrum… Bunu bizim çocuklara göstereceğim. Yüzünü görmesinler… Gördün mü Tarık, ne kadar düşünceli adamım ben…” dedi. Bir elimde Hasan’ın telefonu, öteki elim sikimde onları seyrediyordum şimdi.

Hasan hızlandıkça karım inlemeye, ahlayıp oylamaya başladı. Biraz daha sert sokmaya başladığında ise sesi iyice garipleşti. “Ayy… İyy.. Ayy… İyy…” diye bağırıyordu. Resmen Hasan’ın dediği gibi adeta anırıyordu karım.

“Çekiyorsun değil mi amına koduğum dümbüğü? Anırması çıkıyor değil mi?“

Hiç olmazsa benim sesim tanınmasın diye evet anlamında başımı salladım. Yaklaştım. Üstten Hasan’ın sikinin karımın götüne girip çıkışını çekmeye başladım. Gerçekten genişlemişti karımın götü. Ne kadar rahat girip çıkıyordu. Am gibi olmuştu.

Dakikalar geçmiş, karım çırpınıyordu şimdi… Hasan çok seri sokup çıkarıyordu artık… Bu sırada karım o tipik, kendine has anırmayı andıran zevk feryatlarıyla boşalmaya başladı.

Pençelerini karımın kalçalarına geçirmiş, kendine çekip çekip duruyor, kasıkları karımın götüne vurdukça şap şap ses çıkarıyordu. İkisi de o kadar çok yüksek sesli sevişiyordu ki komşular ne olduğunu merak etmişlerdir kesin…

Hasan’ın boşalması da hemen arkasından geldi. O da kalın kalın, boğa gibi böğürerek karımın götüne boşalttı spermlerini… İkisi de nefes nefeseydi. Ama karım hiç görmediğim halde soluyordu. Birazdan video çekmeyi bırakmayı akıl edebildim. Hala onlara bakıyordum şaşkınlıkla… Ben bunu hiç yaşatamamıştım karıma…

Hasan doğruldu. Kanepede Melek’in ayaklarını itip oturur duruma geçti. Sigaraya uzandı ama yetişemeyince bana seslendi,

“Versene lan şunu” diye çıkıştı. “Misafir gelmişiz evine amına kodumun… “

Çok bozuldum ama yine de bir şey söylemeden sigarasını verdim. Çakmak için de tekrar laf işitmek istemediğimden hemen bulup yaktım sigarasını…. Kaba herif, ne olacak…

“Hasan, aslında biz evde sigara içmiyoruz ev sigara kokmasın diye… Bunu iç de başka içme lütfen…” dedim. O cesareti nereden bulduğuma da şaşırdım cümlem bittiğinde… Bana öyle bir baktı ki o an fark ettim hatamı…

“Ulan göt…! Sana mı soracağım nerde sigara içeceğimi? Karını sikmek için sana mı sordum gavat? Amından mı sikeyim, götünden mi sikeyim diye senden izin mi aldım ulan?”

Hiç bir şey diyemedim. Karımın yanında daha fazla rezil olmaktan korktum. Karım tamamen ayılmadan, kendine gelmeden Hasan’ın gönlünü almalıydım. Kül tablası getirdim. Önüne koydum. Özür diler bir sesle,

“Kusura bakma Hasan. Vallahi aklım başımdan gitti sizi seyrederken de… Ne dediğimi bilemedim. Gerçekten çok iyiydin. Neydi o çıkarttığın sesler karımdan yaaa? “ Biraz pohpohlarsam kızgınlığı geçer diye düşünmüştüm.

“Senin karı çok iyi, amına koduğumun… Sitede siktiğim en iyi kancık senin karın valla… İnan bana…” dedi sigaranın dumanını suratıma üflerken…

İşe yaramıştı yaptığım yağcılık… Kızgınlığı geçmiş, hatta biraz gülümsemişti bile…

“Gel bak gel!” dedi sigarayı tutmayan eliyle karımın kalçasını araladı. “Görüyor musun deliği? Nasıl açıldı. Resimlerdekinin gerçeğini gör işte. Karınla ne kadar iftihar etsen yeridir.”

Gerçekten öyleydi. Hasan’ın kalın yarağını defalarca yemekten iyice açılmış, kıpkırmızı olmuştu zavallı karıcığımın göt deliği… Beyaz spermler sızıyordu hala o kırmızı delikten… Elim farkında olmadan sikime gitti. Sonra utanıp çektim.

“Kalktı mı lan senin yarak?” dedi gülerek. Ben de Hasan’ın pervasız sertliğinden ürkerek, çarpılmış ağzımla gülmeye çalışarak,

“E… Evet…” dedim.

“Asılmak ister misin pezevenk? Ha? Karının sikilmiş götüne baka baka otuzbir çekmek ister misin?”

“İsterim.”

“Öyleyse dışarı çıkartmadan asıl orda… Sikini görmeyeyim sakın, midem bulanmasın.“

Elimi tükürükleyip şortumun içine soktum. Otuzbir çekmeye başladım. Gözlerimi karımın genişlemiş göt deliğine dikip kendimden geçiyordum. Biraz kapanır gibi oldukça beyaz beyaz döl çıkıyordu dışarı. O kadar çok azmıştım ki kısa zamanda hemen geliverdim. Hasan bana bakıp gülerek,

“Ne gavatsın lan oğlum sen… Ben senin önünde karını sikiyorum, sen karının sikilmiş götüne bakıp otuzbir çekiyorsun, yavşak ibne…” dedi.

Boşalıp cinsel dürtülerim tatmin olduğu için aklım başıma gelmişti. Ağır bir utanç duygusu sarmaya başladı benliğimi…

Yüzükoyun, baygın gibi yatan karımın hala döl sızan göt deliğine son bir bakış atıp,

“Temizleneyim ben…” dedim.

Karım ve sikicisini salonda baş başa bırakıp hızlı adımlarla banyoya doğru resmen kaçtım.