Farklı Fantezilere Yelken Açan Evlilik -4- Komşu

Big Dick

Farklı Fantezilere Yelken Açan Evlilik -4- Komşu
Saat iyice geç olduğu, gözlerimizi açık tutmakta zorlandığımız için o gün Galip ile olan muhabbetimizi sonlandırıp, Gökçe’yi uyandırıp yataklarımıza geçtik. O gün tek başıma yatacaktım. Gökçe ve Galip odalarında kalacaklardı. Galip o heyecanlı yaz tatilini, resepsiyonisti, çalıların arkasında nasıl seviştiklerini, Gökçe’nin kırmızı bikinisini anlattığında ben oldukça etkilenmiş ve bu cesur çifte daha farklı bakmaya başlamıştım. Bu arada o heyecanlı tatil maalesef daha fazla aksiyon olmadan bitmişti.

Ertesi gün neredeyse öğlene doğru uyandığımda Galip ve Gökçe’nin kahvaltıyı hazırlamakta olduklarını gördüm. Kısa bir duş alıp hazır kahvaltı masasına oturdum. Kahvaltımız bittikten sonra o günü evde geçirmeye karar verdik, Gökçe her ne kadar denize gidelim diye tutturmuş olsa bile… Çay ve kahvelerimizi alıp salonda karşılıklı oturduğumuzda Gökçe ile geçmişlerinde yaşadıkları o heyecan verici anılara şahit olduğumu ve ona daha çok saygı duyduğumu, ondan daha çok etkilendiğimi belirttiğimde karşılığı hoş bir kahkaha oldu. Gökçe;

-O tatil güzeldi evet. Bir şeylerin farkına en net o zaman vardık. Ama sonraki aylar daha heyecanlıydı. İçimizdeki canavar asılidaha sonları ortaya çıktı.

dedi ve hep beraber buna güldük. Tatilin devamını, hayatlarının daha sonraki aşamalarını anlatmalarını çok istediğimi kendilerine belirttim. Gökçe seve seve anlatacağını ama o gün modunda olmadığını belirtti. Galip ise tam tersi her şeyi bir çırpıda anlatmak ister gibiydi.

-Gel beraber terasta biraz laflayalım, muhabbet edelim. Gece çok işimiz var.

dedikten sonra ben bir bardak daha kahve doldurup Galip ile yukarı çıktım. Gece üçümüz arasında nasıl güzel aksiyonlar dönecek merak ediyordum. Çünkü bu çift her seferinde farklı bir konsept buluyor ve beni şaşırtıyordu. Onlarla erotizm yüklü geçen her günüm farklıydı.

Galip çayından bir yudum alıp tatilden sonraki süreci detaylarıyla anlatmaya başladı.

Tatilden döndükten sonra hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyorduk. Kafam karışıktı ve hata yapmaktan çok korkuyordum. Ne diyecektim karıma misal ‘başka erkekler ile olan yakınlaşmaların beni tahrik ediyor, gel seni birilerine becerttirelim!’ mi diyecektim? Ki bunu istediğimden emin değildim. Hem karımı kıskanmak, hem başka erkekler ile yakınlaşmasından tahrik olmak çok mantıksız değil miydi? Ama tam olarak öyleydim. Hem bu işler öyle bir iki günde olmuyor, onlar sadece ergenlerin fantezilerinde ve porno filmlerinde oldu bittiye getirilir. Bir ilişk**en, bir evlilikten ve tabulardan bahsediyoruz sonuçta. Bu yüzden vitesi biraz arttırarak ne olacak görmek lazım diye düşünüp ona göre pozisyon aldım. Gökçe zaten evden pek çıkmıyordu artık ve daha fazla vaktimiz kalıyordu. Bu dönemlerde bizde ufak kaçamaklar yapmaya başladık. Misal bir keresinde büyük bir markette altında iç çamaşırı takımı ve jartiyer dışında bir şey yokken üstüne kabanı olduğu halde bir saate yakın alış veriş yaptık. Elbette kabanı diz seviyesinde, uzun bir kabandı ve önü tamamen ilikliydi. Ama heyecanı sana anlatmam mümkün değil. O haliyle bile ilgi çekerken altında sadece iç çamaşırı olduğunu bilmemiz akşamına çok ateşli bir sevişme olarak bize geri döndü. Artık sevişmelerimiz daha ateşli, daha yoğun, daha sık ve doyurucuydu.

Gökçe kadınlığının her geçen gün daha çok farkına varırken ben sadece olayın keyfini ve heyecanını yaşıyordum. Yaptığımız kaçamaklar tahrik edici olması için, heyecan duymak için yapılıyordu. Başka erkeklerden vs bahsetmemiştik hiç. Hatta sevişirken bile o grup seks, eş paylaşma, swinger gibi olayları konuşmuyorduk. Sadece ikimiz vardık…

Günler böyle geçerken bir gün eve geldiğimde Gökçe her zaman olduğundan daha bir neşeli açtı kapıyı. Uzun uzun sarıldı bana ve üstümü değiştirip hemen yemeğe oturmamız gerektiğini söyledi. Dediklerini yaptığımda sofranın mükellef bir sofra olduğunu gördüm. Haberi olduğundan bahsetti yemeğe başladıktan kısa bir süre sonra.

-Kocacığım sana bir haberim var.
-Neymiş bakalım.
-Üst komşu, Alper Bey bizi yemeğe davet etti yarın için.
-Sen ne dedin?
-Olur dedim…

Tarifi mümkün olmayan bir heyecan fırtınası kısa süreli beynimde esip geçti. Bu bir şeyler olacak anlamına gelmiyordu hemen. Ama o yola mı girmiştik, karım başka bir erkekle olmak istediği için mi bu kadar heyecanlıydı? Bu sofra bir şeylerin rüşveti miydi?

-Nasıl istersen aşkım. Gideriz madem öyle konuştun.

Gündelik bir iki lakırdı yapıp yemeği bitirdik. Masayı beraber topladık, tv karşısına geçtim. Gökçe ortalarda gözükmüyordu. Bir süre sonra yanıma gelip;

-Ben Alper bey ile konuşayım bir koşu gidip. Adam haber bekliyor.
-Telefonu vs yok mu?
-Var ama ayıp olur öyle.
-Ne zaman davet etti demiştin?
-Bugün kapı çaldı, açtım Alper bey. Davet etti bizi ve telefonunu da verip gitti.
-Hmmmm. Anladım. İyi bari haber ver madem aşkım.

Bunu der demez altında beyaz mini şortu ve üstünde askılısıyla, üstüne bir şey almadan sadece ayaklarına bir ayakkabı geçirip kapıdan çıktı. 5 dk sonra geldiğinde yüzü gülüyordu. Neden uzun sürdü merak etsem bile ses çıkarmadım.

Düşüncelerim içinde nefes almaya çalışır bir şekilde tv izlerken Gökçe odaya gelmem gerektiğini söyledi. İstemeyen adımlarla yatak odamıza gittiğimde yatağın üstünde bir çok kıyafet olduğunu gördüm.

-Aşkım yarın sence hangisini giymeliyim?

Yatağın üzerinde farklı bir çok elbise, kot pantolon vs vardı. Yarın giyeceği kıyafeti seçme işini bana bırakmıştı; ne düşündüğümü merak ediyordu. Karımı seksi giyinmesi yönünde teşvik edersem o artık başka erkekler konusunda emin olacaktı, kapalı giydirsem hazır olmadığımı düşünecekti.

-Sen hangisini giymek istersin?
-Bilmem, kararsız kaldım. Sen ne dersen o.

Burada bir karar vermem gerekiyordu. Hangi elbise? Hangi kombin? Aralarından bir tane koyu bordo elbiseyi seçtim (ilk kez görmüştüm bu elbiseyi) ve şöylesine bir üstüne tuttum eşimin. Eteği dizlerinin yarım karış üstüne kadar çıkan bir elbiseydi. Yani normal denilebilirdi, bundan bir anlam çıkartması zordu çünkü tam ortalarda bir elbiseydi. Üst kısmının hafif dekoltesini ise sorun etmemiştim. Bu elbiseyi seçerek bir noktada ‘sadece güzel gözükmen bana heyecan veriyor’ tarzında bir mesaj vermeye çalışmıştım kendimce. Eşim teşekkür etti ve gülümseyerek eşyalarını toparladı. Gece rüyamda Alper eşim üstünde bordo elbisesi varken arkasından sarılmış, kalçalarını okşuyordu. Sabah uyandığımda boşalmış olduğumu fark ettim. Resmen ergenliğe dönmüştüm…

Akşam eve geldiğimde olabilecekler konusunda heyecanlıydım ve beklemediğim bir sürprizle karşılaştım. Gökçe dediğim elbiseyi giymişti, altında siyah çorapları vardı ve kıyafetin boyunu seçme konusunda sınıfta kalmıştım. Bu elbisenin aslında oldukça kısa bir eteği olduğunu fark etmemiştim seçerken. Gökçe’nin üstüne düzgünce tutup boyuna iyice bakmamış ve giyildiğinde kısalacağını tahmin edememiştim. Verdiğim mesaj böylece daha farklı olmuştu. Biz erkekler bu konuda biraz yeteneksiz kalıyoruz galiba…

Misafirlik kısmında ekstra bir şey olmadı. Zaten Alper’e bakmaktan muhabbet bile edemedim. Ama daha en başta, Alper bizi kapıda karşıladığında bile gözleri istemsizce Gökçe’nin bacaklarına takılmıştı. Resmen bir seks bombası evine gelmişti, yanında kocası ile beraber… Leziz olduğunu itiraf etmek zorundayım yemeklerinin, yemekleri yedikten sonra karşılıklı oturduk. Gökçe yanımda, o tam karşımızda oturuyordu. Sohbeti güzeldi ama gözleri bazen Gökçe’nin bacaklarına istemsizce kayıyordu… Ben bir yandan Gökçe’nin oturduğunda gözüken jartiyer askılarına (evet o kadar kısaydı ve Gökçe toplamak, düzeltmek için pek çaba harcamıyordu) bir yandan komşumuzun gözlerine bakıyordum. Alper Bey sürekli telefonunu cebine koyu çıkartıyordu. Dikkatli baktığında penisini düzelttiğini, sertleştiğini saklamaya çalıştığını anlayabiliyordum…

Eve döndüğümüzde üstümüzü çıkartıp yatağa geçtik ve günün kritiğini yapmaya başladık.

-Yemekler güzeldi. Bir erkek olarak ben kıskandım adamın yemeklerini.
-Kesinlikle haklısın. Sadece yemekleri mi kıskandın?
-Nasıl yani?
-Etek biraz kısaymış galiba, oturunca fark ettim.
-Yemeğin ücreti gibi düşün…

Bu sözlerim karşısında gülüştük karşılıklı olarak.

-Çok mu kısaydı sence Galip?
-Evet.
-Sorun yok değil mi?
-Yoo. Sen rahatsan sıkıntı yok. Sen nasıl hissettin kendini?
-Arada gözleri bacaklarıma kaydı ve galiba biraz tahrik oldu.
-Rahatsız mı oldun?
-Evet.
-Daha dikkatli olursun o zaman. Ama rahatsız olma bence.
-Rahatsız olduğum şey aslında birilerinin hoşuna gitmem değil, bu ilgi ve dikkat çekicilikten hoşlanmamdı. Kendimden rahatsız oldum ben…

İşte itiraflar geliyordu. Devamı galiba ip söküğü gibi gelecekti. Yutkundum… Gökçe devam etti.

-Sen beni çok beğeniyorsun, iltifat ediyorsun. Sana sahip olduğum için hep şükrediyorum. Ama ne bileyim… Başkası beğenince kendimi iyi hissediyorum galiba ve bu beni rahatsız ediyor. Seninle konuşmak nasıl zor anlatamam. Affet beni.
-Gökçe bundan rahatsız olma. Beni de heyecanlandırıyor. Affedecek bir şey yok. Aklına başka şeyler gelmesin ama bu heyecan verici bir şey. Sınırımızı bilelim yeter.
-Teşekkür ederim…

Bunu söyledikten sonra bana sıkıca sarıldı yatakta. Sarılması bittikten sonra omuzuma yatıp elini karnıma götürdü. Eli biraz aşağıda sertleşen penisimi hissedince aslında bunun basit bir heyecandan fazlası olduğunu anlamıştı galiba.

-Ooo, kocam sertleşmiş. Söyleseydin ya aşkım.
-Sen fark ettin bile. Gerek yok.
-Alper eline mahkum bu gece galiba ama senin öyle bir derdin yok.
-Ahh evet aşkım.

Bunları konuşurken eli çoktan iç çamaşırımdan içeri girmiş, penisimi okşamaya başlamıştı.

-Senin güzel bir karın var ve istediğin zaman ona sahip olabiliyorsun.
-Evet aşkım. Çok şanslıyım.
-Ama Alper öyle mi? Ancak bakmakla yetinmeli.
-Ya bununla yetinmeyip daha ilerisine cüret ederse?
-Misal ne gibi aşkım, gündüz vakti gelip misal beni baştan çıkartmaya çalışması gibi mi? Bunu başarması ve ona oral yapmam gibi mi?

Gökçe böyle konuşarak beni bir yandan tahrik ediyordu. Artık anlaşılan sevişmelerimizde bu tür konuşmalar daha çok olacaktı. Konuşmada kaldığı sürece sıkıntı yoktu…

-Gelse ben yokken ve yakınlaşsa izin vermez misin yani?
-Alper hoş bir adam, kabul edeyim. Ama izin vermek??? Sen ne isterdin?
-Bilmem. Sana soruyorum.
-Belki iyice frikik verir, tahrik ederdim. Ama izin vermezdim. Galiba…
-Emin değilsin galiba kendinden, ohhh. Elinle bile beni baştan çıkartıyorsun…
-Belki en fazla oral yapardım…
-Boşalıyorum…..

Karımla konuşurken ve sadece eliyle bana mastürbasyon yaparken boşalmıştım. O gece sadece konuşmaktan zarar gelmeyeceğini fark ettim. Bir erkeğin hayali olarak yatak odamızda olması ne sorun yaratabilirdi sonuçta değil mi?

O gece olanlar üzerine çok düşünmemeyi, bu fantezinin sadece sözde kalacağını kendime kabul ettirerek bir iki gün geçirmiştim. Bir akşam Gökçe gece kelepçelerle beni bağlamak istediğini söyledi. Şöyle güzel bir seks kötü olmazdı doğrusu. Kabul ettim. Yine beni hareket edemez halde, sırt üstü bir şekilde yatağa bağladığında kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Gözlerim ve ağzım bağlandığında tamamdım. Gökçe resmen beni domine ediyordu, buna alıştırıyordu.

Beni bağladığında olacakların heyecanıyla zaten sertleşmiştim. Gökçe beni bağladıktan sonra üstüme, penisimi klitorisine baskı yapacak şekilde ayarlayıp oturmuştu.

-Günün güzel geçmiştir aşkım umarım. Benim oldukça iyi geçti çünkü. Temizlik yaparken Alper aradı, bir iki saate uğrayacağını, bir kahve içmeyi teklif etti. Bende tam saat istedim ve saat 15:00 gibi anlaştık. Ben 14:40 gibi duşa girdim ve kapı çalana kadar duş almaya devam ettim. Aslında biraz oyalandım… Kapı çaldığında üstümde o kısa bornozum, ayaklarım çıplak, başımda havlu sarılı halde kapıyı açtım. Alper beni görünce şaşırdı…

Bunları anlatırken elleri göğüsümün üzerinde geziniyor, penisim üzerinde ileri geri bedeniyle salınıyor, sürtünerek ikimizi de tatmin ediyordu…

-Baktım içeri girmekte kararsız, kibarca gelmesini, çekinmemesini söyledim. İçeri girdi, koltuğa oturdu. Keten, dar pantolonundan penisinin sertleştiğini gördüm. Heyecanlandığı belli oluyordu. Karşısına geçtim, bacak bacak üzerine attım. Rahatsız ettiği için özür dilerken, sıkıntı yok dedim. Kıpkırmızı bir halde beni izlediğini fark ettim. Gözlerini alamıyordu, gözlerime bakmakta zorluk çekiyordu. Açıkçası keyiften çıldırıyordum o sırada bende. 5 dk böyle muhabbet ettikten sonra müsaade isteyip odamıza geldim. Biraz kurulandım, altıma geldiğinde giyiyor olduğum o şortu giydim, üstümde yine askılı vardı. Elimde kremle karşısında bacaklarımı kremledim. Tabi bundan önce birer çay doldurdum. Adam ne olduğunu şaşırdı… Yarım saat oturup kalktı. Yakında yine gelir, emin ol. Sana sürprizim var. Önce ama seni boşaltayım…

Bunu söyleyip hızlıca üstümden kalktı ve eliyle sertçe penisimi sıvazlamaya, dilini penisimin başında gezdirmeye başladı. Elini bırakıp penisimin neredeyse tamamını ağzına aldığında ben boşalmıştım bile… Karım bugün çok çılgınca, çok tahrik edici bir şey yapmıştı. Daha fazlasını anlatmasını çok isterdim…

Sürprizin ne olduğunu merak ederken eşim ağzını temizlemiş ve tekrar üstüme çıkmıştı. Vajinasının içi oldukça ıslaktı, vajinasının dudaklarından süzülen sıvıyı penisimde hissedebiliyordum; sıcak, kaygan… Bu pozisyonda biraz daha kendini bana sürttükten sonra;

-Sürprizi merak ediyorsun değil mi? Alper’in girdiği andan, çıktığı zamana kadar videosu var desem? Kapıyı açmadan telefonu kitaplığa yerleştirip video kayıt başlatmıştım. İzlemek ister misin?

Ben büyük bir heyecanla başımı olabildiği kadar salladım. Gökçe yatakta duran telefonu alıp bir şeyler yaptı. Videoyu bulmuş olacaktı ki gözlerimi çözdü. Elinde telefonu tutup bana izletmeye başladı.

-Ben izledim. Ve izlerken mastürbasyon yapıp bir kere boşaldım bile…

Tüm bu konuşmalar beni de iyice sertleştirmişti. Gökçe penisimi kavrayıp vajinasının içine tek hamlede soktuğunda ben odaya giren Alper ve bornozlu karımın videosunu izliyordum.Çapraz oturmuşlardı ve kamera Alper’i tam görüyordu. Karım işini biliyordu… Alper’in sürekli önünü kapatmaya çalışması, Gökçe’nin bacak bacak üstüne atması, adamın nasıl oturacağını şaşırması bir yanaydı… Nihayetinde Gökçe üstünü değiştirmek için kalktığında Alper onu arkasından uzunca izlemiş ve o sırada eli pantolonuna gitmişti. Alper yani üst komşumuz karımın arkasından bakıp resmen kendisini okşuyor, sıvazlıyordu… Gökçe videonun bu kısmında eğilip ekrana baktı.

-Tam bu sahneyi izlerken boşaldım bugün. Güzel ama değil mi? Yeter bu kadar izlemek.

dedi ve telefonu elinden yatağa bıraktı ve hızlıca üstümde alçalıp yükselmeye başladı. Her kendini bırakışta vücutlarımızın birbirine çarptığında çıkan o hoş sesi Alper acaba dinliyor mudur diye merak etmedim değil… Gökçe boşaldığında ben aklımda o görüntüleri evirip çeviriyordum. Çok sert bir sevişme olmuştu, Gökçe resmen yıllardır penis görmemiş, azgın bir kadın gibi üstümde hareket etmiş, sürekli yüksek sesle inlemişti ve boşaldığında derin bir ohh dudaklarından çıkıp tüm odayı doldurmuştu…

Bir süre üstümde yattıktan sonra kalkıp göz bandını tekrar çıkarttı ve kalçalarını sallayarak yürüdü ve makyaj aynasının karşısında duran tekli ahşap, geniş sandalyeye oturdu. Sandalye bana doğru çevrilmişti. Gökçe bir ayağı yerde, bir ayağı yatağın üstünde oturuyor, onu yattığım ve bağlı olduğum yerden izlememi istiyordu. Başını hafifçe geriye attı gözlerime iyice baktıktan sonra elini klitorisine götürüp kendisini okşamaya başladı. Loş ışığın altında (evet yine mumlar yakılmıştı odanın her yerinde) hafifçe inleyen ve kendini daha yeni boşalmasına rağmen tatmin eden karımı izliyordum. Aklımda hala Alper’in kendini sıvazlaması vardı. Karımın içinden ne çıkmıştı böyle?

Gökçe klitorisini okşadıktan bir süre sonra vajinasının içine bir parmağını soktu ve içeri sokup çıkartmaya başladı. Ben sert bir penis, uyarılmış sinir uçları ve heyecanla karımı izliyordum. Sırasıyla Gökçe vajinasına sokup mastürbasyon yaptığı orta parmağına önce işaret sonra yüzük parmağını da ekledi. Üç parmağıyla olabildiğince kendini tatmin ediyor, arada bir dudaklarını ısırarak bana bakıyordu. Bir süre sonra pozisyonunu bozdu ve yatağın üstünde duran telefonu aldı ve tekrar videoyu açıp masanın üstüne koydu. Artık videoyu izlerken kendini üç parmağıyla tatmin ediyor ve boşta kalan eliyle göğüslerini okşuyordu. Ben orada hala bekliyordum ve artık aldığım zevk (bana dokunulmamasına rağmen) üst sınıra çıkmıştı. Yatakta iplerden kurtulmak için kıvranmaya başladım, bedenimi özgür bırakıp hangi yolla olursa olsun boşalmak istiyordum. Gökçe ise bedeni bana dönük, gözleri telefonda olduğu halde beni çıldırtmaya devam ediyordu. Bir ara gözleri bana kaydı, tüm bedenim üzerinde gezinip en son penisimde sabit kaldı. Gökçe telefonu alıp video hala oynarken kasıklarının dibine yerleştirdi ve hızlandı. Gökçe gözlerimin önünde Alper’in videosunu izlerken, ben bağlı bir şekilde kıvranırken tekrar boşalmaya başladı…

Gökçe’nin yorgunluğu artık belli oluyordu. Sonuçta üçüncü kez boşalmıştı… Biraz o halde devam etti, kasılmaları nihayet son bulduğunda ayağa kalktı dengesini korumaya çalışarak. Telefonu alıp kulağımın dibine koydu, sesi sonuna kadar açık videodan şimdi Alper’in ve eşimin muhabbetini dinliyordum. Duyduğum seslerden sahneyi düşlemeye çalışıyordum. Gökçe ıslak diliyle kasıklarımda gezmeye başladığında kendimden geçtim bir ara. Artık yumurtalıklarımda boşalamamanın verdiği gerginlikle kıvranmalarım iyice artmıştı. O ise hiç acele etmeden ve penisime dokunmadan kasıklarımı ıslak bir şekilde yalamaya devam ediyordu. Yumurtalıklarımın altında kalan, deliğime yakın noktaya dilini koyduğunda boğuk bir şekilde bağırmaya, artık beni boşaltması için bir şeyler yapması gerektiğini söylemeye çalıştım ama hem ağzımı acıtan seks topu, hem onun üzerine sıkıca bağlanmış bez dediklerimi anlamsızlaştırdı. Gökçe bana acıyıp bir yandan yumurtalıklarımı ağzına alıp bir yandan penisime dokunduğunda boşalmaya başladım. Karnıma akan spermleri ve dayanılmaz o boşalma zevkini hissettiğimde içimden bir parça kopuyormuş gibiydi. Yarım dakikaya yakın boşalmış ve üstümü batırmıştım… Biraz daha yumurtalıklarım ve penisimle oyalanan Gökçe ellerimi çözdüğünde yorgunluktan dolayı doğrulmam bile zaman aldı. O gece çok konuşmadan uyuduk. Ben başka erkeklerin hayalinin odamızda gezmesinden memnundum. Daha fazlası için ilk istek o zaman içimde belirdi…