hayatta ne olacağı belli olmaz 3

hayatta ne olacağı belli olmaz 3

Münire Hanım’ın sözleri karşısında heyecanlandım ister istemez. “Sen ciddi misin?” diye sormadan edemedim. “Eğer sen de istersen olur…” dedi yine. Aklımda varsa yoksa gelini Gülsüm vardı, ama payıma Münire Hanım düşmüştü. Canımı sıktı bu durum.

“Kaç yaşındasın sen?” diye sorduğumda, “66.” dedi. Oysa daha genç gösteriyordu. Ben onu daha genç zannederken benden 13 yaş büyük çıkmıştı. Bir sigara yakıp derin birkaç nefes çektim.

Karşımda ayakta duruyordu. Üzerinde kol kısımları dantelli siyah tek parça uzun bir elbise vardı. Başını da parlak siyah bir türbanla bağlamıştı sıkıca. Elbisesinin altında koca memeleri bütün ihtişamıyla kendini belli ediyordu. Siyah elbise yapılı vücuduna dar geliyor ve memelerinden hariç kalçaları ve göbeği de beliriyordu.

“Beni memnun eder misin, kendine güveniyor musun?” diye sordum. Yüzü kızardı, kendisiyle alay ettiğimi düşünmüş olmalı ki titreyen sesiyle, “İstemezsen giderim…” dediğinde, “Az bekle!” dedim. Ayağıma gelen fırsatı kaçıracak değildim. Karımın yokluğunda benden büyük de olsa bir kadını sikme şansını geri tepecek halim yoktu.

Münire Hanım evini, barkını, yurdunu geride bırakıp gelmiş aciz bir kadındı. Bu yaşında borcuna karşılık bedenini satmayı göze alıyordu. Düşene tekme vurulmaz sözünün ne anlama geldiğini biliyordum. Ama içinde bulunduğum durumda bu söze uygun hareket edecek iradem ve nefsim yoktu.

“Seninle anlaşalım. Karım evde yok. Belki bir hafta daha gelmeyecek. O gelene kadar bana karılık edeceksin. Her akşam geleceksin, karım gelene kadar, tamam mı? Karım eve geldikten sonra da fırsat bulunca çağırırım seni. Eğer bir kere bile gelmezsen kendinizi kapının önünde bulursunuz. Anladın mı, kabul ediyor musun?” dedim.

Münire Hanım elleri yine önünde kenetli halde, yüzüme bakmadan, “İyi, tamam…” dediğinde, “Şöyle içeri geç!” diyerek yatak odasını gösterdim. Televizyonu kapattım ve yatak odasına geçtim. Münire Hanım yatağın önünde ayakta duruyordu. “Ne bekliyorsun, soyunsana!” dediğimde başındaki türbanını açtı önce. Yarıdan fazlası ağarmış saçları çıktı ortaya. Sonrasında elbisesinin önündeki birkaç düğmeyi açıp elbiseyi de başının üzerinden çıkarttı. Dizlerinin altına gelen çiçekli uzun bir don vardı altında. Üstüne ise beyaz bir tişört giymişti.

Tişörtü altındaki atleti ile başının üzerinden çıkardığında devasa memeleri çıktı piyasaya. Bir ineğin memesini andırırcasına iki koca karpuz gibiydi memeleri, sarkmıştı, meme başları sütlü çikolata renginde ve bir çay tabağı kadar vardı. Etli ve kararmış meme uçları ise iri bir zeytin tanesi kadardı. Görüntü sikimi sertleştirirken çiçekli donunu da sıyırdı aşağı. Kasıklarında ve amının üzerinde alınmamış, uzamış ve aynı saçları gibi ağarmış kıllar vardı. Epeydir tıraş olmadığı belliydi Münire Hanım’ın. Karnında ve göbeğinde de uzamış siyah tüyler vardı. Kılların ve tüylerin siyahlığına inat vücudu un gibi beyazdı.

“Ne zamandır tıraş olmadın sen?” diye sordum. “Çok oldu…” diye yanıtladı, ardından, “Sen de soyunsana…” dedi acelesi varmış gibi. Bakışları arasında soyunurken, “Gülsüm biliyor mu bu işi?” diye sordum. Önce cevap vermedi, ama sonra, “Nerden bilsin?” dedi. Sorumdan hoşlanmadığı belliydi.

Çırılçıplak kalırken ara ara bakışları sikime kayıyordu. Çoktan sertleşmiş ve kalkmış olan sikim birazdan onun kıllı, geniş amına girecekti. Yatak örtüsünü ve yorganı açtım, “Hadi gir!” dediğimde Münire Hanım yatağa uzandı. Kocaman, cüsseli vücudu yatağın yarısını kaplamış, devasa memeleri iki yanına sarkmıştı.

Yanına uzandım ve bir şey demesini, yapmasını beklemeden memelerine yumuldum. Etli uçlarını dillemeye, ısırmaya başlarken sağ elimle de alttan kıllı amını okşuyordum. Sık bir çalıyı andıran kılların ortasında amının etli dudaklarını parmak uçlarımla sıkıyor, parmaklarımı amının içine sokup çıkartıyordum.

Münire Hanım yaptıklarıma herhangi bir karşılık vermeden hareketsiz bir halde yatıyordu sadece. Uzun zamandır banyo da yapmıyordu muhtemelen, üzerinden pek de hoş olmayan bir koku geliyordu çünkü. Ancak o azgınlıkla bunu dikkate alacak halim yoktu.

Memelerini dillemeye, yalamaya, ısırmaya devam ediyordum. Kıllı amına dört parmağımı birden sokup çıkartıyor, amını ovalıyordum. Sikim kazık gibi bir haldeydi. Amına girmek için sabırsızlanıyordum, ama biraz daha sabretmek, etinin tadına varmak istiyordum.

Memelerinden sonra boynunu, göğsünü, yanaklarını ve yüzünü öptüm uzun uzun. Münire Hanım aynı bir odun gibi duruyordu yine. En sonunda dayanamayıp, “Senin hoşuna gitmiyor mu?” diye sordum. Şiveli konuşmasıyla, “Sen yapsana, ne edecen beni?” dedi. “Sen de katıl, böyle olmaz, öküz gibi durma!” dedim.

Ağarmış saçlarını okşadım. Gençliğinde güzel bir kadın olduğu belliydi. Alnını öptüm, ardından dudaklarını öpmeye başladım. Etli dudaklarını emdim, dudaklarının üzerinde aynı karımınki gibi siyah tüyler vardı ama Münire Hanımınkiler daha uzundu. Yanaklarında ve çenesinde kısa kalan tüyler bu noktada epey uzundu. Ancak yapacak bir şeyim olmadığından işime devam ettim.

Münire Hanım sözlerim karşısında tepkisiz kalmadı ve sağ elini sırtıma attı. Çıplak sırtımda nasırlı, güçlü elleri dolaşırken önce ürperdim ama sonra hoşuma gitmeye başladı. Koltuk altlarındaki kıllar da uzamıştı, oradan da ter kokuları yükseliyordu. Ancak normal bir ter kokusundan ziyade sanki baharat kokusuna benziyordu. Rahatsız etmeyen bir kokuydu.

Dudaklarını emdim uzun uzun. “Ağzını arala!” deyince bir miktar açtı, oluşan boşluğa dilimi soktum. Münire Hanım şaşırmış gibiydi. Dilim ıslak ve sıcak ağzının içinde geziniyor, dişlerine ve diline dokunuyordu. Ağzından da nahoş bir koku geliyordu. Akşam vakti soğanlı bir yemek yemişti anlaşılan ve soğan kokusunu alıyordum. Bir ara dilim dişlerinin arasında kaldı, dilimin ucunu ısırmıştı, belki heyecandan, belki şaşkınlıkla. Ama canımı yakmaya yeten bir ısırıktı.

“Dikkat et biraz!” deyince, “Az dur hele…” dedi Münire Hanım ve şaşkın bakışlarım arasında ağzını açtı. Elini soktuğu ağzından takma dişlerini çıkardı, dişleri yatağın yanındaki komodinin üzerine bırakırken bakışlarım dişlerin üzerindeydi. İnsanın içini kaldıran bir görüntüydü. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum.

Takma dişler ağzından çıkınca Münire Hanım’ın yanakları içe geçmiş, avurtları çökmüştü. Ağzını yeniden aralarken dilimi tekrar soktum içine. Dişlerinin yerinde şimdi derin bir çukur vardı, dilim diline değiyordu. Dişler çıkınca nahoş koku da azalmıştı.

Yüzünü, yanaklarını, boynunu öptüm, yaladım. Yaşından dolayı yumuşamış, sarkmış boyun etlerini emdim memeleri gibi. Sağ elimse kıllı amını okşamaya devam ediyordu. Dört parmağımla amını deli gibi yoğuruyor, am dudaklarını sıkıyordum. Etli, dolgun kalçalarını okşadım, tüylü karnında gezindi ellerim. Tüylü karnına inat kalçaları karımınkilere benzer şekilde kaymak gibiydi.

Bunlar olurken Münire Hanım’ın eli sırtımda gezinmeye devam ediyordu. Sırtımdan sonra belime attı elini, yavaş yavaş tava geliyordu. Yeniden memelerini emmeye, yalamaya başladım. Meme başlarını, uçlarını yaladım, dilledim. Münire Hanım’ın hoşuna gitmeye başlamıştı artık. Şimdi iki elini sırtımda, belimde gezdiriyor ve güçlü elleriyle beni kendine çekmeye çalışıyordu. Omuz başlarımı öpmeye başlamıştı bu arada. 66 yaşındaki kadın zevk almaya başlamıştı. Onun bu hali, davranışları hoşuma gitti, benim de istediğim buydu.

Artık daha fazla devam edecek halde değildim. “Şu bacaklarını aç!” dediğimde, kalın, güçlü bacaklarını iki yana olabildiğince açtı. Amının etli dudakları kıl yumağının arasında bile belli oluyordu. Bacaklarının arasına girdim ve kalkık sikimi amının kıllarına sürttüm. Karımın amının kısa ve sert kıllarına karşılık Münire Hanım’ın uzun kılları yumuşak kalıyordu. O nedenle hoşuma bile gitti bu kılların içinde sikimi gezdirmem.

Bir süre daha devam ettikten sonra derin ve geniş amına yavaş yavaş sokmaya başladım sikimi. İlk anda hafif bir ürperti gibi gelen soğukluğun ardından yakıcı bir sıcaklık hissettim sikimde. Sikim koca amının içinde kısa bir sürenin sonunda taşaklarıma kadar içindeydi. Değil sikimi, kolumu soksam içine alacak bir amı vardı Münire Hanım’ın.

Bir süre bekledim içinde. Gözlerini gözlerime dikmişti. Ellerim koca memelerinin üzerindeydi. Ağır ağır sikmeye başladım. Kıllı amının içinde sikim çok rahat halde gidip geliyordu. Altımızdaki bazadan derin ve yoğun gıcırtılar gelmeye başlamıştı. Münire Hanım’ın elleri sırtımda ve belimde geziniyordu yine.

Bir süre daha ağır ağır siktikten sonra hızlanmaya başladım. Gıcırtılar artarken kasıklarım ve taşaklarım Münire Hanımın kasıklarına çarpıyor ve şiddetli sesler çıkıyordu. Sikim amının ulaşabildiği en uç noktalara kadar girip çıkıyor, gidip geliyordu. Ama o noktaların da ilerisinde daha derin yerlerin olduğunu biliyordum. Münire Hanım’ın amı derin ve karanlık bir mağara gibiydi, o en dip noktaları şimdiye kadar bir adamın yarağı keşfetmiş miydi acaba? Oraya kadar ulaşan bir yarak yemiş miydi kim bilir?

Artık onu sikmiyor üzerinde tepiniyor gibiydim. Var gücümle pompaladıkça Münire Hanım’ın etli, dolgun vücudu aynı büyüklükte bir güçle beni geri itiyordu sanki. Koca memeleri üzerindeki ellerime rağmen deli gibi sallanıp löpürdüyordu. Bazanın gıcırtıları karımla sikiştiğim zamanlarınkini çok aşan bir haldeydi artık.

Boşalmaya gittikçe yaklaşıyordum. Her yanım uyuşmaya başlamıştı. Sinirlerim çekiliyordu sanki, kalbimin şiddetli atışlarını hissediyordum. Münire Hanımınsa dudaklarındaki belli belirsiz titremeler haricinde verdiği başka bir tepki yoktu. Bir de dişsiz ağzındaki boşlukta hareket ettirdiği dilini dışarı çıkarıyordu ara ara.

Dizlerinden büktüğü kalın ve ağır bacaklarını havaya kaldırdı bir zaman sonra. Pompaladıkça bacaklarının havadaki yaylanması hoşuma gidiyordu. Memelerinden çektiğim ellerimi dizlerinin arkasına attım ve bacaklarını biraz daha kaldırdım havaya.

Bu şekilde daha güçlü bir şekilde sikmeye başladım. Ses patlamaları odanın içinde yankılanıyordu. Memelerinin sallanışlarını önlemek için elleriyle onları kavramıştı, ama buna rağmen bıngıl bıngıl oynuyordu memeleri. Sikimin her bir darbesiyle koca vücudu ileri geri yaylanıyor, kat kat kalınlaşmış yağlı etleri titriyordu.

Derken boşalmaya başladım. Kıllı ve derin amına ne kadar dölüm varsa bıraktım, bırakırken de sokup çıkarmaya devam ettim. Büyük bir enerji boşalması yaşamış gibiydim sikimi amından çıkartırken. Sikimden akan döllerimi amının kıllarına akıttım.

Kalp atışlarım normale dönerken yanına uzandım. Münire Hanım hiçbir şey demeden kalktı ve yerde duran uzun donuyla amının kıllarına bulaşan döllerimi sildi.

Karımı daha önce de aldatmıştım, ama bu gece ilk defa kendi yatağında bir kadını sikmiştim. Ve bu da kiracımın annesine nasip olmuştu. 66 yaşında da olsa bana zevk vermişti Münire Hanım. “Hoşuna gitti mi?” diye sordum. Cevap vermek yerine üzerini giyindi çabucak, komodinin üzerinde duran takma dişlerini alıp taktı.

Tam çıkacakken, “Az bekle!” dedim. Cüzdanımı çıkardım, içinden 20 lira alıp uzattım. Bir paraya bir bana baktı, sonra da parayı alıp avucunun içinde sıktı ve bir şey demeden çıkıp gitti.

Merdivenlerden inerken kapının deliğinden baktım. Selman’ın sesini duydum bu sırada. Yüzünü göremiyordum, ama aşağıda olduğuna emindim. Annesine Arapça bir şeyler söyledi, annesi de ona. Ne dediklerini bilmiyordum elbette.

Münire Hanım Selman’ın dün akşam çıkıp gittiğini ve henüz eve dönmediğini söylemişti. Yalan söylemişti, Selman bu şekilde söylemesini istemişti muhakkak. İyi ama Münire Hanım (İstersen sana karılık ederim…) derken Selman bundan haberdar mıydı? Oğlu borçlarına karşılık annesini mi siktirmişti bana?

Ertesi akşam eve geldim. Münire Hanım’ı beklemeye başladım. Saat dokuza doğru kapıya vuruldu. Açınca Münire Hanım’ı gördüm. İçeri geçti, kendiliğinden yatak odasına geçecekken, “Az dur!” dedim. “Ne oldu?” diyerek bana baktı. “Selman geldi mi?” diye sordum. Münire Hanım, “Yok, Allah onun boyunu devirsin, hangi cehenneme gitti bilmiyorum…” dedi.

“Bana bak, bana yalan söyleme. Dün akşam sen gittikten sonra o pezevengin sesini duydum. Seninle konuştu, Arapça bir şeyler konuştunuz. Seni o mu gönderdi?” dedim. Sözlerim karşısında yüzü pancar gibi kızardı. “Yok beyim, vallah evde değil, sen başkasının sesini duydun herhalde…” dedi, ama yalan söylediği çok belliydi.

“Ağzına sıçarım senin, oğlun sana pezevenklik mi yapıyor lan orospu?” dediğimdeyse, “Tövbe Bismillah, o nasıl söz beyim?” dedi bir eliyle ağzını kapatırken. “Bu gece burada kalacaksın, nasılsa karım evde yok. Seni sabaha kadar sikecem, eğer gitmeye kalkarsan ağzına sıçarım!” dedim.

Münire Hanım şaşırmış ve korku dolu gözleriyle bana bakarken onu sabaha kadar sikmenin planlarını yapmaya başlamıştım…