Karımla Çapkınlıklarımız (2)

Karımla Çapkınlıklarımız (2)
BOKTAN BİR EVLİLİK

Deneyemedim bile. Onun gözlerinde ki istek ve arzuyu görmüştüm. Hemen soyunmuştu ve beni de soymak istiyordu kıkırdayarak. Sarhoşluk, yorgunluk, kibarlık gibi saçma sapan bahaneler yaptım. Zaten bilerek dilim dolanıyor, çok sarhoşum gibi yapıyordum. Pelin’in bu durumu anlayışla karşılaması ve balayımızda yeterince vaktimiz var Burak’çım sıkma canını diyerek bana sarılıp yatması ise daha çok utandırmış ve üzmüştü beni aslında. Balayımız Marmaris’te ve tabii ki aile otelinde olmuştu. Başka kuzenler de vardı ve salak salak laf sokmayı çok komik buluyorlardı. Olmadı gene maalesef. Seviştik, uğraştık. Pelin çenesi ağırana kadar yaladı belki ama olmadı. Et parçası gibi duruyordu önümde. Çok anlaylışlıydı gene de. Hiç üstüme varmadı. Zaten çekingen bir yapım olduğunu biliyordu. İkinci gün oldu neyse ki. Bu sefer yatakta kontrolü tamamen o almıştı. Bana biraz sertçe bile konuşmuştu. İçine girdiğimde o kısa, ince pipimden bile zevk alacak kadar ateşliydi. 5-6 dakikadan fazla sürmedi ama. Ertesi gün gene uğraştık. 10 günlük balayında sadece 3 defa yapabildim ateşli karımı. Üçünün toplam süresi ise yarım saat olmamıştır. Pelin birşey dememişti ama hayal kırıklığını gözünden okuyabiliyordum. Tedavi falan dese de bunun çok zor olduğunu biliyorduk. Bizim ailede öyle birşey felaket demekti. Torunlara kadar giderdi dedikodusu. Gene istiyordum ama tabii benim durumumun tedavisi varsa.

Nişan, nikah ve balayı sürecinde birşey dikkatimi çekmişti. Pelin benimle konuşurken, kolumdayken gözlerinin içi gülüyordu. Samimiydi bana olan sevgisi. Ama aşkım, kocacım gibi kelimeler pek yoktu. Sevgisi sanki arkadaşçaydı. Anlayabiliyordum aslında. Ailenin baskısı ve verilen hediyelerin etkisi olmuştu beni kabul etmesinde. Belki o an bir sevgilisi bile vardı. Bir ara hastalandığımda ise yanımdan hiç ayrılmamıştı ama annemin söylediğine göre.

Balayı sonrası Pelin çalışmak istemişti. Pek alışılageldik birşey değildi bu. Genelde evde olur çocuk bakar ve dedikodu yapardı bizim sülalede kadınlar. Ama bazı kuzenlerin de eşleri çalışmak istiyordu son zamanlarda. Bir bankada yönetici asistanı olarak işe girmesi zor olmadı. Eğitimi de iyiydi gerçi ama esas olarak o bankada milyonların olması etkili olmuştu tabii kabul edilmesinde. Gündüz çalışıyor, akşam evde buluşup yemek yiyorduk. Önceleri her akşam denerken bu sayı haftada üçe sonra ancak Cialis sayesinde ayda üçe düşmüştü. ( Erzincan veya daha uzağa gidiyordum onu almak için ) Olmuyordu. Pelin de artık eskisi kadar şen şakrak, neşeli değildi. Esk**en eve girerken ben geldim demesi bile şarkı söyler gibiyken artık kapıyı açıp odaya girip üstünü değiştiriyordu konuşmadan. Hırçınlaşmıştı da. Aile arası geleneksel laf sokmalarda o ince sınırı geçiyordu çoğu zaman. Pek gitmek istemiyorduk o yüzden aile toplantılarına da. Büyük ekran Tv karşısında, divanda uzanıp battaniye altında yanyana film izlememiz ise rutinimiz olmuştu. Sadece o zamanlar konuşabiliyorduk biraz. Evlendikten 5 ay kadar sonra ise bütün hayatımızı değiştirecek şey oldu.

O akşam Pelin geldiğinde aylar sonra gülümsüyordu biraz. Yemeği yerken sana bir sürprizim var diyordu. Ben Divanı hazırladım ve cipsleri getirip uzandık. Bir akadaşıyla konuştuğunu anlattı. Tanıyordum o kızı. Çok iyi dosttular. Pelinin Erzuruma gelmesine en çok o üzülmüştü. Biraz anlattım derken merakla baktım ona. Kadınların bu konuda nasıl rahat olduğunu biliyordum çünkü. Gülerek “ yaa evet biraz derken bizim birazımız işte. Aramızda pek birşey saklamayız biz onunla “ deyip bir doktordan bahsetti. Evlilk ter****tiymiş aynı zamanda. Ona gidip görünmez miydim acaba derken ben terlemeye başladım battaniyenin altında. Bu terapiyle falan çözülecek birşey değildi ama bunu nasıl anlatabilirdim ki. İyi de nereye kadar kaçabilirdim bu durumdan. Ayrıca bir diğer sorun ise Polonyadan beri kimseyle olmamıştım ve konuşacağım doktor domal dese bir saniye terreddüt etmeyecek durumdaydım ben de. Anlayacaktı büyük ihtimal durumu. Ve herşey daha bok olacaktı sonra. Biraz bozuldum. “ Hayatım biliyorsun ailenin durumunu. Öğrenilirse, duyulursa çok kötü duruma düşeriz. Ben de istiyorum ama nasıl yapsak ki “ deyince koluma sarılıp sokuldu bana. Yanağıma bir öpücük kondurdu ve merak etmememi, herşeyi ayarladığını, Cumartesi günü Çanakkalede doktoru görmeye gidebileceğimizi söyledi. Sadece bir bahane bulmamız gerekiyordu o kadar. Çanakkalede pek öyle önemli kimse de yokmuş annemden öğrendiğine göre bizden. Kem küm etmeye başladığımda ise hırçınlaştı biraz. Yapacak birşey yoktu. Hatayı en başta ben yapmıştım evlenmekle. Peki tamam ben ayarlarım dedim sadece. Boynuma sarılıp bir öpücük verdi gülerek. Umutlu görünüyordu. Öyle bir haldeydi ki ufacık şeyimi bile dert etmiyordu. Yeter ki çalışsın diyecek durumdaydı. Bu durum ise beni daha çok üzüyordu sadece.

Ben kısa ve uygun bir bahane buldum. Cuma akşamı Çanakkaleye geldik. Bir otele yerleştik hemen. Yemek sonrası çok heyecanlıydım ama Pelin bu heyecanımı yanlış anlamıştı. Cialisi aldım ve gene denedik. Gerçekten ustaca kullanıyordu dilini ve ağzını. Ancak ben ondan daha güzel yapabiliyordum ve bunu düşünürken hapa rağmen zorlanıyordum. Pelin kısa olmasını da kullanarak hepsini ağzına sokup çıkartıyor, dili kasıklarımda dolaşıyordu. Bir süre sonra toplarımı emmeye başladı. Hafifçe kıpırdadım yatakta. Çok hafif kalçalarımı kaldırdım yalarken birşey düşünmeden. O ise hiç bozmadı. Dili daha da altlara girerken hafifçe inledim. Ben inleyince dili deliğimin üstüne geldi. O zaman daha çok inledim. Deliğimi yalamaya başlağında kıvranmaya başladım. İnlemek istiyordum ama tutuyordum kendimi. Dilini soktu deliğime. İrkildim birden. Sırılsıklam deliğime parmağını birden geçirdiğinde ise dimdik olmuştum. Hafifçe ona baktım. Parmağını sokup çıkartmaya başlarken hayretle bana bakıyordu. Ben ise bırakmıştım kendimi artık. Yıllardır bu zevki yaşamamıştım. Çok kısa süre sonra Pelinin hiç görmediği kadar çok bir şekilde boşaldım. Nefes nefeseydim hala yanıma uzandığında. Bakamıyordum karımın suratına utancımdan. Bir şey demeden üstüme oturdu ve bu sefer ben onu yalamaya başladım. O da inliyordu. Parmaklarımı kullanmaya başladım. Kasıldı zevkten ve hemen 69 pozisyonuna geçti. Tekrar yalıyordu deliğimi. Parmağı girdiğinde sikimde ağzındaydı. Sertleşmiştim gene. Doğrusu hap da işe yarıyordu bu sefer. Hemen oturdu Pelin üstüne. Parmağını yavaş yavaş sokup çıkartırken içine almış sürtünüyordu. Zıplamak istiyordu ama ufacık şey çıkardı içinden o zaman. Bir süre sonra ben boşaldım içine. O da aylar sonra ilk defa nefes nefese kalmıştı.

“ Burak sen ne yaptın bana. Hayatımı mahvettin benim “ dedi sessizce. Ve sonra kalktı yanımdan. Duşa girdi. Duştan çıkınca da odada ki kanepeye uzandı birşey demeden. Sabaha kadar pek uyuyamadım. Ancak güneş doğarken biraz uyudum. Müzik sesiyle uyandığımda Pelin de koltuğa oturmuş sigara üstüne sigara içiyordu. Elinde bir bardak şarap vardı. Tamamen hareketsiz bir şekilde şehre bakıyordu pencereden.

– Randevuyu iptal ettim. Ter****te değil de avukata gitmemiz daha doğru olur bence
– Ne dersen haklısın. Çok büyük kötülük ettim sana. Yapmamalıydım. Ama yanımda olman o kadar çok hoşuma gidiyordu ki. Yapamadım işte. Düzelir dedim.
– İlişkin oldu di mi ? Çok belliydi dün gece
– Şey evet. Birkaç kişiyle oldu yurtdışında. Gençtim. Gençlik hatası işte
– Niye hata olsun ki. 27 yaşındasın pek de gençliğin bitmedi daha. Benden sonra devam edersin. Sen de mutlu olursun hem.
– Off senden sonra ne mutluluğu. Beni sadece yıkım bekliyor. Ama en azından sen mutlu olursun. Bütün şartlarını kabul edeceğim. Ne istersen. Sen tek istediğim şeyy
– Merak etme ailenden kimse bilmeyecek. Bir kılıfına uydururuz. Avukat fikir verir
– Çok zor bir süreç olacak. Herkes sana saldıracak. Bütün suç bendeyken hem de. Biraz beklesen olur mu. Bir çözüm buluruz belki. Veya bir fırsat çıkar
– Beklerim çok problem değil. Ama beni pek karın olarak görme artık bence bugünden sonra
– Zaten görmedim ki hiç. En başından beri anlamıştın ters giden birşeyleri herhalde

Bana hiç bakmadan şarabını içiyordu yavaş yavaş. Uzun uzun bana baktı birşey demeden. Toparlandık sonra ve eve döndük. Garip olan şey ise Tv izleme alışkanlığımızın devam etmesiydi. O geceliğini giyip yanıma oturuyor ve hatta bazen başını omuzuma koyuyordu. Ortada duran cips kovasını paylaşıyorduk beraber. Ama çok çok az konuşuyorduk artık. “ ben de en az senin kadar suçluyum aslında “ dedi bir akşam. Birbirimize bakmıyorduk her zamanki gibi. “ Sen evlenmek istedin ama ben de kabul ederken suçluydum. Biliyor musun seninle sözlenmeden 2 ay önce sevgilimden ayrılmıştım. 2 senedir beraberdik. Evlenirim kesin diyordum ama aldattı beni “ derken sesi titriyordu yavaş yavaş. Sonra döktü birden herşeyi. 19 yaşındayken sevgilisiyle olmuş ilk defa. Yürümemiş ve çok ağlamış o ilişk**en sonra. Daha sonra ise Erdal ile tanışmış. 2 sene aynı evde yaşamışlar. O da aldatmış onu. “ Senin kadar bana değer veren biri olmadı hiç, sana hiçbir zaman aşık falan değildim üstelik. Seviyordum ama çok yakın arkadaşım gibiydin. Evlenince yaşadığım hayalkırıklığı da giderdi hem. Aşık bile olsam zaten evlendikten sonra olacağımız o olduğu için kabul ettim. Zenginlik de hoşuma gitti. Ben daha büyük kötülük ettim sana belki de. Kullandım seni aslında basbayağı “ derken ağlamaya başlamıştı. Sarıldık birbirimize. Kanepede uyuyup kalmışız sonra.