Teşhir Delisi Didem – Ayakkabıcıda
Teşhir Delisi Didem – Ayakkabıcıda
O gün evde oturmaktan Didem’in canı çok sıkılmıştı, içinde önüne geçemediği bir yaramazlık yapma isteği vardı.. Nedense sürekli birilerini tahrik etme düşüncesi aklından çıkmıyordu.. Sanırım artık teşhir bağımlısı olmuştu..
Apartmanın kapıcısı, karşı komşunun liseli oğlu ve hatta onun arkadaşları, su dağıtıcısı, sitenin güvenliği.. Bunlar sürekli kendini teşhir ettiği ve aklını aldığı kişilerden sadece birkaçıydı. Ama o bu sefer daha heyecanlı, daha etkileşimli birşeyler istiyordu…
Düşünmeye başladı kendi kendine.. Acaba bu sefer kimi baştan çıkarmalı, çaresizce kalkmış sikiyle kimi öylece ortada bırakmalıydı???
Aklına bir sürü kişi geldi ama hiçbiri onu yeteri kadar heyecanlandırmadı..
Birden aklına uzun süredir alışveriş yaptığı ayakkabıcısı Rasim Bey geldi. Aslında daha önce de birkaç kez Rasim Bey’e göstermeye niyetlenmişti, fakat adamcağızın eşi sürekli Didem ne zaman gitse dükkanda oluyordu.. Adamın naif ve utangaç halleri onu daha da bir iştahlandırıyordu.
Şansını bir sefer daha denemeye karar verdi, çünkü Rasim’in ona olan ilgisi de gözünden kaçmıyor, hatta ona olan zaafı sebebi ile alışverişlerde bazen bir kaç çift ayakkabı aldığında bir çift de o hediye ediyordu.
Didem hazırlanmaya başladı, önce güzel bir duş aldı. Ayaklarını özenle kremledi, yeni yaptırmış olduğu pediküre ve ojeli tırnaklarına kendi kendine tam not verdi.. Beyaz ojeli 37 numara ayakları ve ince bilekleri tam bir biblo gibiydi…
Ayağına çok sevdiği taşlı halhalı da iliştiriverdi. Aynada çıplak vücuduna bakıyor ve kendini seyretmeyi çok seviyordu… Vücut kıvrımları herkesin aklını kolaylıkla başından alabilecek güzellikteydi. Diri göğüsleri, ince beli ve dolgun kalçaları her kadının sahip olmak isteyeceği birer hazine gibiydiler.. 35 yaşının verdiği tecrübe ile de nasıl kullanılacağını bilen usta ellerde ölümcül birer silaha dönüşebiliyorlardı..
Ne giysem diye düşünürken aklına kocasının çok sevdiği, pileli mini eteği geldi. Bu öyle bir etekti ki, sokağa çıkmayı bırakın evde bile giyilecek türden birşey değildi.. Kocası ile gittiği yurtdışı tatillerinde ancak giyebiliyor, giydiği zaman tüm gözler üzerinde oluyordu.. Yabancı erkeklerin onu sikecekmiş gibi bakışları kocası ile Didem’i tahrik ediyor, çoğu zaman otellerine gitmeyi bekleyemeden olur olmaz yerlerde kendilerini sevişirken buluyorlardı. Eşi o yanında yokken giymesine kesinlikle müsaade etmiyordu, çünkü erkeklerin ona ne gözle bakacağını ve nasıl taarruza geçeceklerini çok iyi biliyordu adamcağız..
Eteği ince bileklerinden geçirerek yukarıya doğru çekti ve beline yerleştirdi Arkasını dönerek aynada çıkık kalçalarının eteği nasıl da yukarıya kaldırdığına hayranlıkla baktı.. Onu bu şekilde gören kimsenin dayanamayacağını ve gözünü ondan alamayacağını biliyordu.. Acaba içime çamaşır giymesem mi diye düşündü, ama fazla abartıya kaçacağını biliyordu ve biraz da merak uyandırmak isteği ile düşüncesinden vazgeçti..
Üzerine de bu açık seçik görüntüsünü pekiştirecek, likralı ince kumaştan askılı bir body giydi.. gögüsleri dışarıya fırlayacak gibiydi sanki.. Pembe uçları da hiç zorlanmadan ince kumaşın altından seçilebiliyordu .. Onu bu şekilde sokakta parçalayabileceklerinin düşündü bi an..
– “Amaan , zaten altıma çamaşır giydim üstüm de eksik kalsın” dedi kendi kendine, nasılsa arabasını dükkanın önüne çekebiliyordu, hemen dükkana girip yapacağını yapacaktı nasılsa..
Tüm hazırlıklarını yaptı, mağazayı iyi bildiğinden nerede nasıl frikik vereceğini, nasıl Rasim’i azdıracağını en ince detayına kadar düşündü.
Otoparka inmek için asansörü çağırdı, gelen asansör boş değildi. Tanımadığı komşularından birisi denk geldi. Adam orta yaşlı, hafiften yakışıklı bir beydi.. Didemi görünce bir anda afalladı.. Didem yüzünü kapıya sırtını adama döndü ve arkadan olabildiğince kendisini izlemesini istiyordu.. 10 kat aşağı inene kadar aklına türlü türlü şeyler geldi, otopark katına inince bir an adamın o karanlıkta kendisine saldırabileceği fikri bedenini sardı.. Olsa fena olmazdı aslında, bir haftadır sikilmiyordu.. Ağırdan alarak yürüyor, kendisini sergilemeye çalışıyordu. Kalçalarını kıvıra kıvıra arabasının yanına geldi, direksiyona geçti ve yola koyuldu.
Ne trafik vardı allahım.. Ayakları yüksek topukluların içinde oldukça ağrımıştı trafikte dur kalk yapmaktan, içinden “Keşke bir masaj yapan olsa…” diye geçirdi.. 15dklık yol neredeyse bir saat sürmüştü.. Rasim Bey’in dükkanının sokağına girince bir rahatlama geldi Didem’e. Yaz sıcağında bir saatlik yol 10 saat gibi gelmişti ona..
Mağazanın önüne gelince boş yer olmadığını gördü.. Korna çalarak Rasim Bey’in dışarı çıkıp kendisine yardım etmesini isteyecekti ki tam o sırada hesapta olmayan birşey oldu.. Bu aslında tüm olayların seyrini değiştirecek bir gelişmeydi..
Rasim Bey’e korna çalarken yan dükkandaki hanzo emlakçı birden dışarı çıkıverdi ve hemen kendi dükkanının önündeki alana Didem’in arabasını çekmesini sağladı. Hatta işi abartarak kapıyı bile açmaya kadar işi uzattı.. Doğulu şivesi, altın aksesuarları, sürekli açık olan gömlek düğmeleri ve göğsünden fışkıran kırlaşmış kılları ile bu adam tam bir kroydu.. Rasim Bey’in dükkanına her geldiğinde de onun gözlerini üzerinde hissediyordu.. Adamın ağzının sularının aktığını ona bakmadan anlayabiliyordu. Aslında bu kro ile oynamak daha eğlenceli olabilirdi..
Emlakçı kapıyı açarken Didem bacağını öyle bir araladı ki, adamın kalbi neredeyse yerinden çıkacaktı. Didemin arabası spor bir model olduğundan inip binmesi oldukça zordu ve frikik vermeden inmenin imkanı yoktu.. Ama bu sefer aklında teşhirci bir şeytan olduğu için özellikle bacaklarını aralaya aralaya indi..
D: Teşekkür ederim.. Zahmet oldu..
E: Aman hanfendi ne demek, ne yapmışız ki.. Buyrun buyrun.. Rasim abi alt katta sanırım, duymadı sizi..Siz bizim de müşterimiz sayılırsınız.. Araç kalabilir ne kadar isterseniz..
Emlakçı aracın kapısını kapatacak iken Didem heyecandan çantasını almadığını farketti, adama bir saniye kapatmayın çantamı unuttum dedi ve kapıyı eliyle araladı..
Çanta yolcu koltuğundaydı, kafasını eğdi, almak için uzanmak zorundaydı.. Ama bu işi daha tahrik edici bir şekilde yapmak ve adamı çıldırtmak istiyordu.. bir dizini sürücü koltuğuna koyarak içeri uzandı.. Emlakçının nefesinin kesildiğini hissedebiliyordu.. Zaten ayakta duruken bile kalçalarını zar zor örten o etek şimdi neredeyse beline kadar toplanmış ve kalçalarının yanaklarını ve beyaz ip tangasını ortaya çıkarmıştı… Adam gördüğü manzara karşısında bir an yutkundu, Didemin çamaşırının beyaz ipi kalçalarını bir bıçak gibi ikiye yarıyor, hatta arada kayboluyordu…
Didem işi bir adım öteye taşıdı, çantasından bir eşyayı yolcu koltuğunun altına düşürmüş gibi yaparak ileriyr uzandı ve belini dahada kırdı ve o anda olan oldu..
Adam şu anda Didemin kalçalarına tüm detayları ile hakimdi… Didemin kocasına bile arada sırada sunduğu o müthiş göt deliği Emlakçıya göz kırpıyordu.. Bir kadın arkadan sikilmek için nasıl profesyonelce domalırsa öyle domalmıştı resmen.. Göt deliğinin tam üzeriden geçen beyaz ip bile deliği kapamaya yetmiyordu…Adam gördükleri karşısında afallamış, Didemi ellememek, parmağını o muhteşem deliğe bastırmamak için kendini zor tutuyordu..
D: Hay aksi , tam da koltuğun altına girdi.. Neyse sonra alacağım artık..
E: Aman hanfendi, ben alayım çok mühimse…
D: Yok yok, sorun değil, zaten işim uzun değil , bitince alırım..
E: Peki, siz nasıl isterseniz, buyrun..
D: Mersi..
Didem “Mersi” derken adamın nefes alış verişinden kalbinin duracak gibi olduğunu anlıyordu.. Kendisi de aslında çok heyecenlanmıştı.. uzun süredir bu kadar cüretkar tavırlar sergileyemiyordu, ama bu sefer içindeki ateş, bir haftadır sikilmemiş olmamnın verdiği azgınlık onu tam bir orospuya çevirmişti. Adam da şu an muhtemelen kendisinin orospu olduğunu düşünüyordu…
Didem Rasim’in dükkanından içeriye girdi, “Rasim Beeeey..” diye ona seslendi.. Aşağıdan Rasim “Geliyorum bi sn” diye yanıt verdi.. Ama sesinde bir gariplik, bir tedirginlik vardı..
Rasim Bey telefonla konuşurken yukarıya çıktı.. Yüzü endişeliydi.. Telefonu kapattı.. “Kusura bakmayın Didem Hanım eşimle görüşüyordum, duymadım geldiğinizi” dedi. ve devam etti.. “Bizim ufaklık çok rahatsızlanmış, okuluna gidip kendisini acil olarak almam ve doktora götürmem gerek , size de çok ayıp olacak ama isterseniz bir arkadaşı çağırayım o sizinle ilgilensin, siz beğendiklerinizi alın, sonra para-pul işlerini hallederiz” dedi…
Didem bir an duraksadı, kafası oldukça karıştı.. Aslında Rasim Bey’i azdırma niyeti ile gelmişti ve bunu beklemiyordu.. “Ama ya bu arkadaşı yandaki kıllı ayıysa??” diye düşündü.. O adam olmazsa çekip giderim zaten dedi içinden..
D: Şeyy.. Bilmem ki, Sonra uğrayayım ben isterseniz…
R: Olur mu Didem hnm, siz kaç yıllık müşterminizsiniz, bi sn bekleyin.
dedi ve dışarı çıktı.. Didem’i meraklı bir bekleyiş aldı..
Ahhh evet, işte bu dedi kapıda Rasim Bey ve arkadaşını görünce..
Rasim Bey az önceki emlakçı ile kapıda duruyordu, adamın yüzünde pis bir sırıtış vardı ve bu sanki olacakların habercisi gibiyidi..
“Mahmut benim hem komşum hem de en yakın dostumdur, sizinle kendisi ilgilenecek Didem hanım, hiç çekinmeyin, dükkan sizin…” dedi Rasim. Didem kendisine yanıt bile veremeden apar topar eşyalarını aldı ve çıktı..
Didem’le Emlakçı öylece dükkanın ortasında birbilerine bakıyorlardı..
Artık emlakçının adının Mahmut olduğunu biliyordu.. Adam gerçekten de tam bir Mahmut’tu.
Mahmut pis pis sırıtarak sessizliği bozdu, “Didem hanım, isminiz de sizin gibi çok güzelmiş.” dedi..
Didem kısa bir teşekkürle geçiştirdi.. Aklından gitmek de geçiyordu aslında, ama nedense içinden bir his kalması ve bu adamın sikine vücudundaki bütün kanı toplayıp o şekilde bırakmasını söylüyordu.. Böyle kro görünümlü azgın tekeleri kudurtmak daha bir hoşuna gidiyordu esasında.. Bir an için kendisine sahip olabileceklerini düşündürüyor ve onları oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi öylece ortada bırakıp gidiyordu..
Sessizliği tekrar bozdu Mahmut.. “Buyrun, tükkan sizin hanfendi” dedi ve Didemin yanına geldi.
Didem isteksiz bir şekilde ayakkabılara bakmaya başladı.. Niyeti almak değildi tabii ki , ama yalandan bakıyordu işte.. bantları olan, yüksek topuklu bir ayakkabı gözüne ilişti.. “Şunun 37 numarasını alabilir miyim acaba diye rica etti Mahmut’a..
Mahmut “Tabii” dedi, ayakkabıyı aldı ve depoya aşağı kata indi..
O sırada “Siz bakın, daha istediğiniz olursa ben aşağıdan numarsına bakayım” dedi..
Didem göz atmaya devam etti. İki tane daha açık ayakkabı seçip beklemeye başladı.. Ayakkabılar da tam Didemin sekisiliğini ön plana çıkaracak türden gösterişli şeylerdi..
Adam merdivende belirince Didem merdivenin başına doğru yürüdü.. Sözde, Mahmut’a ayakkabıları verecekti, ama esas niyeti merdivenin başında durup Mahmut’a bir gösteri yapmaktı…
“Size zahmet bunlara da bakar mısınız” diyince adam kafasını bir kaldırdı ve bingooo.. Müthiş bir manzara karşısındaydı.. Didemin uzun bacakları ve eteğin altındaki hazinesi… Didem adama daha rahat gösterebilmek için dizlerini kırarak ona doğru çömeldi, kalçası neredeyse yere değecekti ve adamın başının tam hizasında bu sefer bütün mal varlığını önüne sermişti…
İncecik tül tangasından amının dudakları adamın karşısında dünyanın en tatlı en sulu meyvesi gibi duruyordu… Mahmut, Didemden ayakkabıları alırken birini elinden düşürdü.. Bu durum Didem’in çok hoşuna gitmişti.
Mahmut, düşen ayakkabının peşine giderken, bir yandan da Didem’e dönüp bakıyordu.. Ama Didem yapacağını yapmış, adama bir anlık cenneti göstermiş ve tekrar ayağa kalkmıştı.. Mahmut neredeyse merdivenden yuvaranacaktı biraz daha görebilmek için.. Adamın bu halleri Didem’in çok hoşuna gitmeye başlamıştı. Eğlenmeye başlıyordu yavaştan ve keyfi iyiden iyiye yerine gelmişti..
Mahmut elinde ayakkabı kutuları ile geldi, Didem koltuğa oturmuş bekliyordu.. Bacak bacak üstüne atışı görülmeye değerdi.. Minicik eteği yanlardan hiçbir yeri örtmüyor, kalçasına kadar tüm bacakları açıkta kalıyordu.. Bronz teni ışıl ışıl parlıyordu..
Mahmut şöyle bir baktı, “ilk verdiğim çift nasıl oldu denediniz mi?” dedi.. Didem denememişti.. Aklında şeytanlıklar vardı…
“Şeyyy, aslında çok yorulmuşum, oturunca kaldım böyle, çıkarmaya üşendim ayakkabıları , rica etsem denememe yardımcı olabilir misiniz?
Adam başka bir şey istese olacaktı..Daha gördüğü andan itibaren o ayaklara vurulmuştu, onlara dokunmak için can atıyordu..
“Ne demek hanfendi, ben size giydirip çıkartırım merak etmeyin siz” dedi Mahmut imalı imalı gülerek..
Mahmut kutuyu aldı ve eğilerek Didem’in ayaklarına doğru çömeldi.. Uzatın ayağınızı Didem hanım derken sesi titriyordu.. Didem bacaklarını araladı ve sağ ayağını uzattı.. Mahmut ayakkabıyı bir çırpıda çıkarıverdi ayaklarından… o esnada göz göze geldiler.. Adamın elleri ateş gibiydi.. Didemin vücudu ayaklarından başlayarak alev alıyordu sanki.. Kasıklarına kadar bir anda ateş bastığını hissetti Didem…
Ayaklarınız çok güzel dedi Mahmut, ayakkabıyı giydirirken.. adam o kadar yaklaşıyordu ki ayaklarına, sıcak nefesi hissediliyordu o yaklaştıkça.. Öteki çifti giydirmek için ayağını yine eline almak istedi Mahmut. Didem de o esnada sol ayağını uzatmak için tekrar bacak bacak üstüne attı.. Ve işte, yine amcığını saniyelik de olsa Mahmut’a gösterdi.. Adam yine dona kaldı.. İnce tül tanganın altından herşey neredeyse belliydi… Didem acaba ıslandığı da belli olmuş mudur diye düşünmeden edemedi… Çünkü bu ayı, Didemin amının ıslandığını görse onu oracıkta sikmeden bırakmazdı…
Mahmut ayakkabıları giydirdi ve bi iç çekti… Bu iç çekme “Ah seni ne sikerim” anlamına geliyordu besbelli.. Didem de aynı şeyi düşündü bir an… “Bu ayı versem ne siker beni.. Ne yorulmak bilir ne durmak böyleleri..Eline böyle bir fırsat kimin eline geçse sonuna kadar değerlendirmek istemez ki .”
Ayağa kalkarken öne doğru eğildi Didem.. O ana kadar göğüslerini farketmemişti Emlakçı kro… Gözleri takılı kaldı bodynin üzerinde.. Hele pembe göğüs uçlarını görünce gözleri daha da bir açıldı.. “Bu karıyı sikmem lazım” diye iç geçirdi kendince..
Didem dükkanın içinde bir iki tur attı ve yerine oturdu..
Ayaklarım şişmiş yorgunluktan, tam istediğim gibi rahat olmadı dedi Mahmut’a. Mahmut ayakkabıları çıkarmak bahanesi ile tekrar diz çöktü ve ayakkabıları çıkardı.. Çıkardı ama Didemin ayaklarını bırakmaya niyeti yoktu… Elini ayak tabanında gezdirdi ve evet, biraz şişmiş ayaklarınız , isterseniz biraz masaj yapalım onlara dedi…
Didem bu teklifi reddedemezdi, çünkü arabayı park ederken bile bunu düşünüyordu.. “Ay çok makbule geçer” dedi Didem…
Mahmut sol ayağı eline aldı ve parmaklarını avuçlaya avuçlaya sıkmaya başladı.. Didemin ateşi gitikçe artıyordu.. Bu onun kocasına yaptırmayı en çok sevidği şeydi.. Ahh, hele bir de parmaklarını emmeye başlardı ki kocası… Gözlerini kapadı, geriye yaslandı.. Artık olaylar nereye gidecek bilmiyordu.. Adam ayaklarını okşuyor, beyaz ojeli parmaklarını kıllı ellerinin arasında lastik gibi çekiştiriyordu… Amı iyiden iyiye sulanmaya başlamıştı.. Bacaklarını da çaktırmadan araladı…
Gözlerini açtığında adamın ayaklarını kokladığını gördü ama görmemiş gibi tekrar gözünü kapattı.. Böyle bir müddet daha devam etti.. Artık göğüs uçları daha sert ve belirgin şekilde bodynin altından kendilerini göstermeye başladılar.. Bir düğme gibi sem sert olmuşlardı…
Didem tekrar gözlerini açtı, çok teşekkür ederim, çok iyi geldi dedi Mahmut’ a..Artık uzatmak istemiyordu daha fazla.. Çünkü iş çığrından çıkacağa benziyordu.. Adamın ayaklarını koklarkenki hali Didemi oldukça azdırmıştı ve bu oyunun sonunda bu kıllı ayıya sikilmek istemiyordu..
Didem ayakkabılarını giymek için eğildi.. Ayağa kalktı ve eteğini çekiştirdi..
O esnada Mahmut da ayağa kalkınca Didem büyük bir şok yaşadı…
Adamın önü resmen çadır olmuş, pantolunundan delip çıkmak üzereydi sanki… Didem bakakaldı… Öyle bir kabarıklık vardı ki adamın önünde, sanki altındaki canavar kendisini yaptıkları için cezalandırmak için dört gözle bekliyordu..
Adam çok rahat bir şekilde aletini düzeltip yana doğru yatırdı… İşte o an Didem yine şaşkınlıkla bakakaldı… Alet neredeyse pantolonun ceplerine kadar uzanıyordu.. En az 20 cm lik bir canavar diye düşündü Didem.. Oysa kocasınınki bundan çok daha kısaydı.. Evlenene kadar bir çok kişi ile yatmış ama hiç böyle büyük bir sik yiyememişti, ve hep aklındaydı…
Şehvet dalgaları vücudunu sarmışken , zor da olsa toplarlandı.
“Sanırım bu şişmiş ayaklar ile daha fazla birşey denemem lazım, hiç birşey ayağıma olmayacak yoksa” dedi. “En iyisi ben daha sonra uğrayayım..”
Mahmut öylece kalakaldı.. Ne yani, bu orospu beni böyle azdırıp gidecek mi şimdi diye kızdı kendi kendine..
“Ama en azından şu diğerlerini de deneseydiniz?” dedi son bir ümitle…
Didem kararını vermişti bir kere, çıkmalıydı oradan.. Yoksa kendini kaybedecekti.. Adam öyle güzel yoğurmuştu ki ayaklarını, oracıkta sikse sesini bile çıkaramayacaktı aslında.. Ama kocasından başkasına siktirmek, hele hele böyle bir kroya… Hiç ama hiç istemiyordu…
“Üzgünüm gitmem gerek” dedi.. Adam neredeyse ağlayacaktır hayal kırıklığından.. Didem’im tam görmek istediği manzara karşısında duruyordu.. Zafer kazanmışçasına dükkandan çıkarken Mahmut hemen yetişti, son kozlarını oynamaya çalışıyordu…
“Şey, isterseniz size benim dükkanda soğuk birşeyler ikram edeyim, ne derseniz diye sordu.. Didem bu ucuz numaralara kanacak bir tip değildi tabii ki, adamın niyetini bariz şekilde görüyordu..
“Başka zaman inşallah” dedi Didem,
Arabaya yöneldi, kapısını açmak için hareketlendi. Ama Mahmut daha erken davranıp kapıyı açmıştı.. Son kez olsun o amcığı görmek için yerini aldı.. Ama Didem öldürücü vuruşu eteğini bacaklarının arasına sıkıştırarak yaptı.. Adam artık kafasını çevirmeden direkt bacak arasına bakıyor ama istediğini görememiş olmanın mutsuzluk ve çaresizlik ile çırpınıyordu..
Didem arabayı çalıştırdı, içi bir garip olmuştu… Bacak arası alev alacaktı neredeyse.. Öylesine sikilmek istiyordu ki.. Oradan ayrılırken adama son kez baktı, bir çocuk gibi boynunu bükmüştü Mahmut..
Hızlıca eve geldi.. Üstünü çıkardı.. Kocasının ona aldığı dildoyu dolabından çıkarıp amının suları ile ıslattı, amının dibine kadar yerleştirdi.. Boşalana kadar kendini pompaladı.. Ama olmuyordu…
İstediği okşanmak , yalanmak, avuçlanmak, bir orospu gibi sikilmekti…
Çaresi yok , iki gün daha bekleyecekti kocasını… Ama Mahmut’un o beğenmediği kıllı ellerini aklından çıkaramayacaktı uzun bir süre…